Page 10 - Davamız Metafiziktir
P. 10
11 Temmuz operasyonunun ardından, bir kısım medyada kesintisiz bir biçimde
sürdürülen itibarsızlaştırma kampanyasında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına
yönelik “küçük kız çocukları”yla ilgili uydurma ve asılsız senaryolara yer verilmiştir.
Haşa, Peygamberimiz (sav)’e yöneltilen iftiranın aynısının günümüzde Sayın Adnan
Oktar ve arkadaşlarına atılıyor olması onların Resulullah (sav)'ın izinde olduklarını
göstermesi bakımından çok manidardır.
2– 'MENFAAT VE İKTİDAR PEŞİNDE OLMA' İFTİRASI
İnkarcıların iman edenlere attıkları iftiraları belirlerken esinlendikleri en önemli kaynak
kendi kötü ahlakları, çarpık ve sapkın bakış açılarıdır. Örneğin, Hz. Musa (as)
insanlardan kendilerine tabi olmalarını istemiştir. Ancak, çok açıktır ki Hz. Musa
(as) bu çağrısında hiçbir dünyevi beklenti peşinde değildir. Onun yegane amacı
insanlara Allah'a iman ve ibadet etme konusunda örnek olmak, Allah'ın varlığını ve
sonsuz kudretini tanıtmak, din ahlakını öğretmek ve onların hidayet bulmalarına vesile
olmaktır.
Firavun ve çevresi ise büyük bir akılsızlıkla, Hz. Musa (as)'nın bu davetini, dünyevi
makam peşinde olmak, yeryüzünde büyüklük elde etmeye çalışmak şeklinde
yorumlamış ve onu iktidarlarına bir rakip olarak görmüştür.
Yüce Allah bir ayette Firavun'un çevresinin Hz. Musa (as)'yı ve Hz. Harun (as)'u haksız
yere suçlamalarını şöyle anlatır:
Onlar: "Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan
çevirmek ve YERYÜZÜNDE BÜYÜKLÜK SİZİN OLSUN DİYE Mİ bize geldiniz? Biz,
sizin ikinize inanacak değiliz" dediler. (Yunus Suresi, 78)
Oysa Hz. Musa (as) ve Hz. Harun (as), tüm diğer peygamberler ve samimi Müslümanlar
gibi, asla dünyevi mevki ve çıkar peşinde olmamışlardır. Onlar insanlardan hiçbir
ücret ve karşılık beklemeden, sadece Allah'ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini
isteyerek insanları Allah'ın yoluna çağırmışlar ve onlara ahiret yurdunu
hatırlatmışlardır.
Haşa, "menfaat peşinde koşma" iftirasına, geçtiğimiz hicri 13. yüzyılın müceddidi olarak
kabul edilen büyük alim Bediüzzaman Said Nursi hazretleri de maruz kalmıştır.
Bediüzzaman’ın imani çalışmalarından, Kurani tebliğinden rahatsız olan çevrelerce
yönlendirilen basın-yayın kuruluşlarından birinde Bediüzzaman için şöyle
denmekteydi:
“Said-i Kürdi, DİNİ SİYASETE ALET YAPARAK irticai propagandalara girişmiş ve birtakım
adamları kandırarak DOĞRU YOLDAN ŞAŞIRTMAYA ÇALIŞTIĞI anlaşılmıştır… Otuz
senelik mayalı bir mürteci olup İFSAD EDECEK SAF VATANDAŞ ARAMAKTADIR… Şeyhin
(Bediüzzaman’ın) bu meseledeki rolünün bazı safdilleri kandırarak KENDİLERİNDEN
PARA ÇEKMEK olduğu anlaşılmıştır…” (Cumhuriyet, 10 Mayıs 1935)