Page 14 - Davamız Metafiziktir
P. 14
Oysa Bediüzzaman ve beraberindeki müminler, akılları, şuurları ve vicdanları son
derece güçlü, Kuran’ın rehberliğinde hareket eden üstün imanlı ve yüksek
ahlaklı insanlardır. Nitekim, söz konusu iftiraları atanlar da bu gerçeğin çok iyi
farkında oldukları halde, bu mübarek insanların çok etkili imani faaliyetlerini kendi
şirk ve inkar üzerine kurulu dünya görüşleri karşısında büyük bir tehdit
olarak görmüşlerdir. Bu nedenle, onları kendilerince etkisiz hale getirmek için
çeşitli çirkin ve içi boş iftiralarla halk nazarında itibarsızlaştırmaya çalışmışlardır.
Oysa, bu iftiraların hiçbiri ne Bediüzzaman'a ne de onun ilmi ve imani tebliğinden
istifade eden Müslümanlara bir zarar verememiştir. Aksine bu tür saldırılar karşısında
gösterdikleri sabır ve tevekkül onların imanlarının, manevi olgunluklarının, ahiretteki
derecelerinin artmasına vesile olmuştur. Mağdur, masum ve mazlum oldukları tüm
insanlar tarafından görülmüş ve anlaşılmış, kendilerine duyulan sevgi, saygı ve
muhabbet kat kat artmıştır. Fikri ve manevi etkileri de kısa bir zaman sonra
dünya çapında çığ gibi büyümüştür.
BUGÜN DE, TIPKI GEÇMİŞTE PEYGAMBERLERE VE BEDİÜZZAMAN'A YAPILDIĞI GİBİ
SAYIN ADNAN OKTAR'A DA, GÜYA "İNSANLARIN AKIL VE İRADELERİNİ ZAAFA
UĞRATIP DİNİ DUYGULARINI SUİSTİMAL EDEREK ONLARI ETKİSİNE ALDIĞI" ŞEKLİNDE
ASILSIZ, MESNETSİZ, GERÇEK DIŞI İTHAM VE İFTİRALAR ATILMAKTADIR.
YİNE ARKADAŞLARIMIZIN BÜYÜK BÖLÜMÜ DE BU SÖZDE TELKİNLERİN ETKİSİ
ALTINDA KALARAK HAŞA, "KANDIRILMIŞ, BEYİNLERİ YIKANMIŞ, İRADELERİ FELCE
UĞRAMIŞ" KİMSELERMİŞ GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILMAKTADIR.
BU YALAN VE İFTİRALAR ÜZERİNDEN DE, SAYIN ADNAN OKTAR VE
ARKADAŞLARIMIZ ALEYHİNDE, 1 SENEDEN UZUN BİR SÜREDİR KARALAMA
MAKSATLI GÖRÜLMEMİŞ BİR ALGI OPERASYONU ARALIKSIZ BİR BİÇİMDE
YÜRÜTÜLMEKTEDİR.
Her ne olursa olsun, geçmişte haşa bu tür çirkin iftira ve karalamalara maruz kalan
tüm Peygamberler, veliler ve salih müminler gibi dünyada ve ahirette en güzel sonuç
Allah'ın izniyle onları beklemektedir.
5– 'HIRSIZLIK VE DOLANDIRICILIK' İFTİRASI
Kuran'da, kardeşlerinin Hz. Yusuf (as)’a karşı şiddetli bir kıskançlık besledikleri
bildirilmektedir. Bu kıskançlıkları nedeniyle Hz. Yusuf'u küçük yaştayken bir kuyuya
terk etmişler, onun ailesinden ve sevdiği insanlardan kopmasına neden
olmuşlardır.
Kuran'da Hz. Yusuf'un, iyi kalpli küçük kardeşini diğer günahkar kardeşlerinden ayırıp
kendi yanında tutabilmek için Allah'ın vahyiyle bir taktik uyguladığı anlatılır. Hz. Yusuf
(as) hükümdarın su kabını kardeşinin yükünün içine bırakıp sonra da bulmuş gibi
yaparak bu sayede ülkesinin kanunlarına göre onun diğer kardeşleriyle gitmesine izin
vermeyip yanında alıkoyabilmiştir.