Page 101 - Altın Çağ
P. 101

Harun Yahya (Adnan Oktar)




             inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin

             yemek artıklarından, farelerin de buğ-
             daydan oluştuğu yaygın bir düşüncey-
             di. Bunu ispatlamak için de ilginç
             deneyler yapılmıştı. Kirli bir paçavra-
             nın üzerine biraz buğday konmuş ve
             biraz beklendiğinde bu karışımdan
             farelerin oluşacağı sanılmıştı. Etlerin

             kurtlanması da hayatın cansız madde-
             lerden türeyebildiğine bir delil sayılı-
             yordu. Oysa daha sonra anlaşılacaktı
             ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendilikle-
             rinden oluşmuyorlar, sineklerin getirip    Lou is Pas te ur, ev rim te ori si nin da ya na ğı
                                                        olan "can sız mad de can lı lık oluş tu ra bi lir"
             bıraktıkları gözle görülmeyen larvalar-   id di ası nı yap tı ğı de ney ler le ge çer siz kıl dı.
             dan çıkıyorlardı.
                 Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde ise, bakterilerin cansız
             maddeden oluşabildikleri inancı, bilim dünyasında yaygın bir kabul görüyordu.

             Oysa Darwin'in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü Fransız biyolog
             Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı kesin   olarak çürüttü. Pasteur yap-
             tığı uzun çalışma ve deneyler sonucunda vardığı sonucu şöyle özetlemişti: "Cansız
             maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüştür." 31
                 Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur'ün bulgularına karşı uzun süre direndi-
             ler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin karmaşık yapısını ortaya çıkardıkça, haya-
             tın kendiliğinden oluşabileceği iddiasının geçersizliği daha da açık hale geldi.



                 20. Yüz yıl da ki So nuç suz Ça ba lar
                 20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus biyolog
             Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda ortaya attığı birtakım tezlerle, canlı
             hücresinin tesadüfen meydana gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalış-
             malar başarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:
             "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanlık noktayı oluş-
             turmaktadır."  32
                 Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu çözüme kavuş-

             turacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikalı kimyacı



                                                   99
   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106