Page 103 - Altın Çağ
P. 103

Harun Yahya (Adnan Oktar)




















             Ev rim te ori si ni ge çer siz kı lan ger çek ler den bir ta ne si, can lı lı ğın ina nıl maz de re ce de ki kom-
             p leks ya pı sı dır. Can lı hüc re le ri nin çe kir de ğin de yer alan DNA mo le kü lü, bu nun bir ör ne ği -
             dir. DNA, dört ay rı mo le kü lün fark lı di zi li min den olu şan bir tür bil gi ban ka sı dır. Bu bil gi ban -
             ka sın da can lıy la il gi li bü tün fi zik sel özel lik le rin şif re le ri yer alır. İn san DNA'sı ka ğı da dö kül -
             dü ğün de, or ta ya yak la şık 900 cilt lik bir an sik lo pe di çı ka ca ğı he sap lan mak ta dır. El  bet te böy -
             le si ne ola ğa nüs tü bir bil gi, te sa düf kav ra mı nı ke sin bi çim de ge çer siz kıl mak ta dır.


                                         50
             1'dir. Ancak matematikte 10 'de 1'den küçük olasılıklar pratik olarak "imkansız"
             sayılır. Hücrenin çekirdeğinde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü
             ise, inanılmaz bir bilgi bankasıdır. İnsan DNA'sının içerdiği bilginin, eğer kağıda
             dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan oluşan 900 ciltlik bir kütüphane oluşturacağı
             hesaplanmaktadır.
                 Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardır: DNA, yalnız birtakım özelleşmiş

             proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de
             ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir. Birbirine bağımlı oldukların-
             dan, eşlemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir.
             Bu ise, hayatın kendiliğinden oluştuğu senaryosunu çıkmaza sokmaktadır. San
             Diego California Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel,  Scientific

             American dergisinin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:
                 Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve
                 DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede
                 ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün
                 değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla
                 mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır.    36
                 Kuşkusuz eğer hayatın kör tesadüfler neticesinde kendi kendine ortaya çık-
             ması imkansız ise, bu durumda hayatın yaratıldığını kabul etmek gerekir. Bu ger-

             çek, en temel amacı Yaratılış'ı reddetmek olan evrim teorisini açıkça geçersiz kıl-
             maktadır.



                                                   101
   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108