Page 104 - Altın Çağ
P. 104

ALTINÇAĞ




                         Ev ri min Ha ya li Me ka niz ma la rı

                         Darwin'in teorisini geçersiz kılan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim mekaniz-
                     maları" olarak öne sürdüğü iki kavramın da gerçekte hiçbir evrimleştirici güce
                     sahip olmadığının anlaşılmış olmasıdır.
                         Darwin, ortaya attığı evrim iddiasını tamamen "doğal seleksiyon" mekanizma-

                     sına bağlamıştı. Bu mekanizmaya verdiği önem, kitabının isminden de açıkça anla-
                     şılıyordu: Türlerin Kökeni, Doğal Seleksiyon Yoluyla...
                         Doğal seleksiyon, doğal seçme demektir. Doğadaki yaşam mücadelesi içinde,
                     doğal şartlara uygun ve güçlü canlıların hayatta kalacağı düşüncesine dayanır.
                     Örneğin yırtıcı hayvanlar tarafından tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha hızlı
                     koşabilen geyikler hayatta kalacaktır. Böylece geyik sürüsü, hızlı ve güçlü bireyler-

                     den oluşacaktır. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri evrimleştirmez, onları başka
                     bir canlı türüne, örneğin atlara dönüştürmez. Dolayısıyla doğal seleksiyon meka-
                     nizması hiçbir evrimleştirici güce sahip değildir. Darwin de bu gerçeğin farkınday-
                     dı ve Türlerin Kökeni adlı kitabında "Faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece doğal selek-

                     siyon hiçbir şey yapamaz" demek zorunda kalmıştı. 37


                         La marck'ın Et ki si
                         Peki bu "faydalı değişiklikler" nasıl oluşabilirdi? Darwin, kendi döneminin
                     ilkel bilim anlayışı içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çalışmıştı.
                     Darwin'den önce yaşamış olan Fransız biyolog Lamarck'a göre, canlılar yaşamları

                     sırasında geçirdikleri fiziksel değişiklikleri sonraki nesle aktarıyorlar, nesilden nesi-
                     le biriken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya çıkıyordu. Örneğin Lamarck'a
                     göre zürafalar ceylanlardan türemişlerdi, yüksek ağaçların yapraklarını yemek için
                     çabalarken nesilden nesile boyunları uzamıştı.

                         Darwin de benzeri örnekler vermiş, örneğin Türlerin Kökeni adlı kitabında,
                     yiyecek bulmak için suya giren bazı ayıların zamanla balinalara dönüştüğünü iddia
                     etmişti. 38
                         Ama Mendel'in keşfettiği ve 20. yüzyılda gelişen genetik bilimiyle kesinleşen
                     kalıtım kanunları, kazanılmış özelliklerin sonraki nesillere aktarılması efsanesini
                     kesin olarak yıktı. Böylece doğal seleksiyon "tek başına" ve dolayısıyla tümüyle etki-

                     siz bir mekanizma olarak kalmış oluyordu.





                                                           102
   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109