Page 189 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 189

MU’CİZAT-I  AHMEDİYYE                                                                                  191


           ilân eder.
                  ِ
             ِ    م  ة  ايق   ْل ا ڇ ِ  َ  اڤ وم ِٗ   قْلا  ڇ    و ااني  َ    ين ا     ق   ر  َ ْ    ًدلا    ڇ انَل نٰار ُ ْ    ْلا   ق   ِلعجا  ى    ه   م ُ    ٍللَا
                            ِ
                                      ِ
                                                       ِ
                           ا     و
                                  َ
                                                          َ َ
                ٰ َ
                                        َ
                                                                     َ ْ
                              ُ ْ
                                                                ِ
                                   ِ
                   ِ
                                                          ا
                                                                              َ
                                     َ
                  َ
           َ  ااق    و  يف   ر ة   نجْلا   ِ    و     ڇ  َ   ااب ا   جح و  اا٘  ِ ِ    را     س  ى   نلا ن ِ   م و  ارو ُ   ن   ِ  ا   ط    رصل    ا   َ ڌع  َ َ     و  ااعيف      ش
                                 َ
                    ى َ
                                                     َ
                                                              َ
                                                 َ
                                         ْ
                                                                ِّ
                                                                 ِ
               ِ  ِ      ب   ن و   ر    انر وبق  و انبوُلق     ِو   ر    ن م   ه   ٍللَا    م ا   ام  ا ڬ    ِ   ا و  ويل    ِ    ُك    ل   ه ا     د    ت ا   ٛخْلا  ِ   ا  َ ڋ
                 ُ  َ َ  ُ ُ  َ َ َ  ْ ُ  ِّ  ُ َ ى    ا َ َ  ِّ َ َ  َ ْ  َ
                                 ِ
                                                                      ِ
                                          ب نۤا
                ِ    َل   ي   ه    ع َلِز   نُا ن  ِ   ةم     م    ر   حب و     ِقح ِ ِ    رق   ْلا    نا   هرب     رِون    و    َ َ  ِ    ۤا   ن    رقْلا     و ن امي      ْا   ه
                                            ْ ُ
                                                               ْ ُ
                                                   َ َ
                                                       ْ ْ ُ
                                                                        َ
                                                                    َ
                                ُ َ
                                     ِّ َ
                               ْ َ َ ْ
                  َ ْ
                      ْ
                                                        ِّ
                                                           ٰٓ ِ
                                      ِ
                                                       ِ
                  ٭      َ  ِ    نا     مۤا  ِ  ى َ    ِنمح ى ٰ ْ    ا ل   ر    نم    َو   م      س لا و ة   َو   صلا  هلٰا   ٰڌع و  ِ    ي   ه  َ ْ َ      َلع    نۤارق   ْلا
                         نحْلا
                                               َ ُ
                                           ى ُ
                                                                      ُ ْ ُ
                                                             َ
                                                   ى
                                    َ

                  ONDOKUZUNCU  NÜKTELİ  İŞARET:  Sâbık  İşaretlerde,
           Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm  Cenab-ı  Hakk'ın  Resulü  olduğu
           gayet kat'î ve şübhesiz bir surette isbat edildi. İşte Risaleti binler delail-i
           kat'iyye  ile  sabit  olan  Muhammed-i  Arabî  Aleyhissalâtü  Vesselâm,
           Vahdaniyet-i İlahiyenin ve Saadet-i Ebediyenin en parlak bir delili ve en
           kat'î bir bürhanıdır. Biz şu işarette; o müşrık, parlak delile ve Nâtık-ı Sadık
           Bürhana, hülâsat-ül hülâsa bir icmal ile küçük bir tarif  yapacağız. Çünki
           madem o delildir ve neticesi Marifet-i İlahiyedir; elbette delili tanımak ve
           vech-i delaletini bilmek lâzımdır. Öyle ise, biz de gayet muhtasar bir hülâsa
           ile, vech-i delaletini ve sıhhatını beyan edeceğiz. Şöyle ki:

                  Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, şu Kâinatın mevcudatı gibi,
           Hâlık-ı Kâinat'ın Vücuduna ve Vahdetine kendi Zâtı delalet ettiği gibi; o
           kendi  delalet-i  zâtiyesini,  bütün  mevcudatın  delaletiyle  beraber,  lisaniyle
           ilân etmiştir. Madem Delildir; biz o Delilin Hüccet ve İstikametine ve Sıdk
           ve Hakkaniyetine, “Onbeş” Esasta işaret ederiz:

                  B i r i n c i   E s a s : Hem Zâtıyla, hem Lisaniyle, hem Delalet-i
           Haliyle, hem Kaliyle Kâinatın Sâniine delalet eden şu delil; hem Hakikat-ı
           Kâinatça  musaddak,  hem  sadıktır.  Çünki  bütün  mevcudatın  Vahdaniyete
           delaletleri, elbette Vahdaniyeti söyleyen Zâtı tasdik hükmündedir. Demek
           söylediği Dava da, umum Kâinatça musaddaktır. Hem beyan ettiği Kemal-i
           Mutlak olan Vahdaniyet-i İlahiye ve Hayr-ı Mutlak olan Saadet-i Ebediye,
           bütün  Hakaik-i  Âlemin  hüsün  ve  kemaline  muvafık  ve  mutabık
           olduğundan;    O,     Davasında     elbette      Sadıktır.     Demek      Resul-i
   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194