Page 192 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 192

194                                                                                                              MEKTUBÂT


          tanzim eden yine odur. Evet o Nizam-ı Ekmel, elbette bu Nazm-ı Ecmeli
          ister.
                 S e k i z i n c i   E s a s : İşte mezkûr Sıfatlarla Muttasıf ve her
          cihet ile sarsılmaz kuvvetli istinad noktalarına dayanan Muhammed-i Arabî
          Aleyhissalâtü Vesselâm, Âlem-i Şehadete müteveccih olarak, Âlem-i Gayb
          namına, cinn ve insin başları üzerine ilân ederek; istikbalde gelecek asırlar
          arkasında  duran  akvama  ve  milletlere  hitab  edib  öyle  bir  Nida  eder  ki;
          umum  cinn  ve  inse,  umum  yerlere,  umum  asırlara  işittiriyor.  Evet,
          işitiyoruz!..

                 D o k u z u n c u   E s a s : Hem öyle yüksek, kuvvetli hitab ediyor
          ki; bütün asırlar Onu dinler. Evet Aks-i Sadâsını herbir asır işitiyor...

                 O n u n c u    E s a s : Hem O Zâtın gidişatında görünüyor ki;
          görüyor,  öyle  haber  veriyor.  Çünki  en  tehlikeli  vakitlerde,  kemal-i
          metanetle  tereddüdsüz,  telaşsız  söylüyor.  Bazı  olur  Tek  başıyla  dünyaya
          meydan okuyor...

                 O n b i r i n c i   E s a s : Hem bütün kuvvetiyle öyle kuvvetli
          davet edib çağırır ki: Yarı  yeri ve nev'-i beşerin beşte birini sesine karşı

                                   ِ
                        ا
          ك   يب   َل dedirtti,    نعَطَا     و ان   عمس   söylettirdi.
            ْ ى
                              َ َ
                         َ ْ
                                  ْ َ
                 O n i k i n c i   E s a s : Hem öyle bir ciddiyetle davet ve öyle
          esaslı  bir  surette  terbiye  eder  ki;  Düsturlarını  asırların  cebhesinde  ve
          aktarın taşlarında nakşediyor ve dehirlerin yüzlerinde payidar ediyor..

                 O n ü ç ü n c ü   E s a s : Hem tebliğ ettiği Ahkâmın sağlamlığına
          öyle bir vüsuk ve güvenmekle söylüyor ve davet ediyor ki; dünya toplansa,
          Onu bir hükmünden geri çevirip pişman edemez. Buna şahid, bütün Tarih-i
          Hayatı ve Siyer-i Seniyesidir.

                 O n d ö r d ü n c ü   E s a s : Hem öyle bir itminan ile, bir itimad
          ile  davet  eder,  Tebliğ  eder  ki;  kimseden  minnet  almaz..  hiçbir  müşkilâta
          karşı  telaş  etmez..  tereddüdsüz,  kemal-i  samimiyetle  ve  safvetle  ve
          herkesten evvel kendisi amel edib kabul ederek, getirdiği Ahkâmı ilân eder.
          Buna şahid ise; herkesçe, dost ve düşmanca malûm olan meşhur zühdü ve
          istiğnası ve dünyanın fâni müzeyyenatına adem-i tenezzülüdür.

                 O n b e ş i n c i   E s a s : Hem getirdiği Dine herkesten ziyade
          İtaatı  ve  Hâlıkına  karşı  herkesten  ziyade  Ubudiyeti  ve  menhiyata  karşı
          herkesten  ziyade  Takvası,  kat'iyyen  gösterir  ki:  O,  Sultan-ı  Ezel  ve
          Ebed'in  Mübelliğidir,  Elçisidir  ve  O  Mabud-u  Bilhakk'ın  en  hâlis
          Abdidir ve Kelâm-ı Ezelî'nin Tercümanıdır.
   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197