Page 158 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 158

160                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          Hak olduğunu tamamıyla anladılar. Hattâ okumak için, Kardeşimi çok
          zaman  icbar  ediyorlar.  Bir  gün  Kardeşim  Mustafa  Risaleleri
          yazmaklığım  için  beni  teşvik  etti.  Ben  de  yazmak  için  Yirminci
          Mektub'u  aldım.  İstinsah  ettiğim  bu  Mektubda  üç  Tevafuk  gördüm.
          Satırın  yukarısında iki  tane  "nihayetsiz"  var ve  altında  da  üç  "dünya"
          Tevafuku var. Bu halden müteessir oldum. Dünya beni salmayacak diye
          yazmayı  bıraktım.  Şimdi  tekrar  niyet  ettim.  Bu  niyetimin  üzerine  bir
          rü'ya  gördüm.  Üstad-ı  Muhterem  siyah  merkebin  üzerinde  râkiben
          yanıma geldi. Şu merkebi sağlam bir yulara bağla, emir buyurdunuz. Siz
          Üstadımın göstermiş olduğunuz her tarafı zincirden olan yuları merkebe
          taktım. Sıkı olarak bağlandı. Kımıldanmayacak bir şekilde kaldı. Ben de

          anladım  ki;  o  merkeb  dünyadır.   للّٰا      ءا      ٓش  ْ َ  ِ   ا ن   Duanızın  Himmetiyle,
                                            ُ ه
                                                َ
                                                            ِ
          dünyamın  bağlandığını  anladım.  قيف ۪    وَّت لا   ِ   للّٰا     نم  و  deyip  Üstad-ı
                                                      ه
                                                               َ
                                                          َ
                                                ْ
          Muhteremimin  Himmetiyle  Risaleleri  yazmağa  muvaffak  olurum
                                 ِ
          ümidindeyim,  للّٰا    ءا   َ ه    ٓش  نا.
                                ْ َ
                        ُ
                 Yirminci Mektub'u elimde götürürken, meydanda idi. Karşımda
          muhtar  odası  olduğundan,  Risaleyi  saklamıştım.  O  gece  rü'yamda,
          Üstad-ı Muhteremimi büyük bir denizde ve denizin içerisinde sarayda
          gördüm.  Bizim  köyün  insanları  da  o  sarayın  etrafında  idiler.  Âciz
          Talebeniz  doru  ata  binerek  Zâtınızın  yanına  vardım.  O  adamlar  bana,
          denizden nasıl atladığımı sordular. Ben de o adamlara cevaben: "At yeni
          nallı olduğundan hiç zahmet çekmeden geldim." Halbuki deniz ince bir
          surette  incimad  etmişti.  O  esnada  Üstadım  karşıma  çıkarak,  "Ne  için
          Sözler'i saklıyorsunuz? Bundan sonra Sözler meydanda olacak" dediniz.
          O  esnada  benden  at  istediniz.  Ben  de  güzel  yürüyüşlü  atı  getirdim,  o
          esnada uyandım. Allah Hayr etsin.

                                                  Âciz Talebeniz Hacı Mehmed

                                          * * *

                 (Kuleönü  karyesinden  Elmas  Kalemli  Mustafa'nın  kıymetdar
          arkadaşı Hâfız Mustafa'nın fıkrasıdır)

                 Ey Feyyaz-ı Mutlak ve Vâhid-i Ehad olan Cenab-ı Allah'a giden
          Tarîk-ı Müstakim   yolunu    gösterip,    pek    elemli     ve    pek   hatarlı
          Uhrevî Hayatımın    kurtulmasına    sebeb    olan    Üstadım   Efendim!..
   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163