Page 263 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 263
BARLA LÂHİKASI 265
Visalin muktezasıyla, gayet zevkli bir meşreb-i hali vahdet-ül vücudda
bulunduğunu tasavvur ederek, müdhiş firaklardan kurtulmak için, o
vahdet-ül vücud mes'elesini melce' ittihaz etmişler.
Demek birinci sebebin menşe'i, Aklın eli gayet geniş ve gayet
yüksek olan bazı Hakikat-ı İmaniyeye yetişmediğinden ve ihata
edemediğinden ve Aklın İman noktasında tamamıyla inkişaf
etmediğinden ve ikinci sebebin menşe'i, Kalbin Aşk noktasında
fevkalâde inkişafından ve hârikulâde inbisatından ve genişliğinden ileri
gelmiştir.
Amma Sarahat-ı Kur´âniyeyle, Veraset-i Nübüvvetin Evliya-i
Azîmesi ve Ehl-i Sahve olan Asfiyanın gördükleri Mertebe-i Uzma-yı
Tevhidî ise, hem çok yüksektir, hem Rububiyet ve Hallakıyet-i
İlahiyenin mertebe-i uzmasını, hem bütün Esma-i İlahiyenin hakikî
olduklarını ifade ediyor. Ve Esasatını muhafaza edip ve Ahkâm-ı
Rububiyetin müvazenesini bozmuyor.
Çünki derler ki: Cenab-ı Hak, Ehadiyet-i Zâtiyesiyle ve
mekândan münezzehiyetiyle beraber, her şey bütün Şuûnatıyla
doğrudan doğruya İlmiyle ihata ve teşhis edilmiş ve İradesiyle tercih ve
tahsis edilmiş ve Kudretiyle isbat ve icad edilmiştir. Bütün Kâinatı
birtek mevcud gibi İcad ve tedbir ediyor. Bir çiçeği kolaylıkla halkettiği
gibi, koca baharı o sühuletle halk eder. Bir şey, bir şeye mani' olmaz.
Teveccühünde tecezzi yok, aynı anda her yerde Kudret ve İlmiyle
tasarruf noktasında bulunuyor. Tasarrufunda tevzi' ve inkısam yok.
Onaltıncı Söz ve Otuzikinci Söz'ün İkinci Mevkıfının İkinci
Maksadında bu Sır tamamıyla izah ve isbat edilmiştir.
۪
ِليثمَّتلا ۪ ف َةحاﺸ م َلا Kaidesiyle temsildeki kusura bakılmadı-
َ َ
ْ
ُ
ğından, gayet kusurlu bir temsil söyleyeceğim, tâ iki meşrebin bir
derece farkı anlaşılsın. Meselâ: Hârika ve emsalsiz gayet büyük ve
gayet zînetli, şark ve garba bir anda uçacak ve şimalden cenuba ulaşan
kanatlarını kapayıp açacak, yüzbinler nakışlarla tezyin edilmiş, o
kanadının her bir tüyünde gayet dâhiyane san'atlar dercedilmiş olan bir
tavus kuşu farzediyoruz.
Şimdi seyirci iki adam var, Akıl ve Kalb kanatlarıyla bu kuşun
yüksek meziyetlerine ve hârika zînetlerine uçmak istiyorlar. Birisi bu
tavus kuşunun vaziyetine ve heykeline ve hârikulâde her bir tüyündeki