Page 265 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 265

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 267

           insandan şahsî bir mahbubu, muhabbet-i mecazî ile sever. Sonra zeval
           ve fenasını Kalbine yerleştirmeyen bir Âşık, mahbubuna Aşk-ı Hakikî
           ile  bir  Beka  kazandırmak  için,  Mabud  ve  Mahbub-u  Hakikî'nin  bir
           Âyine-i Cemalidir diye kendini teselli eder, bir Hakikata yapışır.

                  Öyle de koca dünyayı ve Kâinatı heyet-i mecmuasıyla mahbub
           ittihaz eden, sonra o muhabbet-i acibe, daimî zeval ve firak kamçılarıyla
           Muhabbet-i Hakikîye inkılab ettiği vakit, o çok büyük mahbubunu zeval
           ve firaktan kurtarmak için, vahdet-ül vücud meşrebine iltica eder.

                  Eğer  gayet  yüksek  ve  kuvvetli  İman  sahibi  ise,  Muhyiddin-i
           Arabî'nin  emsali  gibi  zâtlara  zevkli,  nuranî,  makbul  bir  mertebe  olur.
           Yoksa vartalara düşmek, maddiyata girmek, esbabda boğulmak ihtimali
           var.  Vahdet-i  Şuhud  ise  o  zararsızdır.  Ehl-i  sahvın  da,  yüksek  bir
           meşrebidir.


                              ه   عا  ِّ َ َ ُ  ِ ِ    ا   ت   ب   انقزر ا و ا ق   ح قحْل  َ  ِ    مه     َا   نر ا   ا  َّ  ُ    َا   ٰلل
                                          َ ْ
                                              َ َّ َ
                                    َ ْ ُ
                                                      ِ
                                                             ِ
                    ۪
                                                                      ناحب
                   ميك   حْل  ُ    ل ي   م   ا  ۪  َ   عْلا     تنَا    ك َّ َ ْ  ِ    ٓ ا     نا    نت   مَّلع  ا   م َّلاا     ٓ انَل  مْلع    ك     َلا    َ  َ َ    س
                                             ْ َ َ
                                                           َ َ
                                َ
                                                  َ َ
                     َ
                                                                         ُ ْ
                 ُ

                                                                                                        Kardeşiniz
                                                                S a i d   N u r s î


                                           * * *

                  (Yirmiikinci Mektub'un Hâtime'sindeki bahse bir Zeyildir)

                                 ِ  ۪                        ِ    يَا
                                        ْ َ
                                                     ُ َ
                                                   ْ ْ َ
                                                           ُّ
                               َ ْ      م     َا   خ ي   ه     م   ي   ًت ا    حَل َلُك    ن     ي   ْا    َا مُك   دحَا بح ُ

           Gıybet,  şu  Âyetin  kat'î  Hükmüyle  Nazar-ı  Kur´ânda  gayet  menfur  ve
           ehl-i gıybet gayet fena ve alçaktırlar. Gıybetin en fena ve en şenii ve en
           zalimane  kısmı,   kazf - i  muhsanat   nev'idir.   Yani   gözüyle   görmüş
           dört    şahidi    gösteremeyen    bir    insan,    bir    erkek     veya     kadın
   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269   270