Page 285 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 285

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                287

                  Hazret-i  Zât-ı  Ahmediye  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  zuhuru
                      ت
           zamanında,   ث    ت   نا ب ِ   كاوَك  ا ا   ل  ِ    و   ا   ذ    Âyetinin bir nümunesini gösterir bir

                            ْ َ َ َ ْ
                                           َ َ ْ َ
                               ُ
           tarzda, Recm-i Şeyatîne alâmet olan yıldızların düşmesi kesretle vuku
           bulmuştur.  Ehl-i  Tahkikin  nazarında;  o  zaman  Vahy  Zamanı
           geldiğinden, Vahye şübhe gelmemek için, kâhinler gibi, gaybî ve cinler
           vasıtasıyla Semavî Haberlerine karışanlara sed çekmeye alâmet ve işaret
           olmakla beraber, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm cinn ve inse
           meb'us olarak teşrifine Semavat Ehlince bir Şenlik, bir Bayram gibi bir
           Alâmet-i Sürur olduğunu, ehl-i Keşif ve Hakikat hükmetmişlerdir.

                  Hem  o  Meb'us  Zât,  ehl-i  küfür  ve  dalalet  için  bir  Nîran-ı
           Muhrika  ve  Ehl-i  Hidayet  için  Envâr-ı  Müşrika  menba'ı  olduğuna,
           Gaybî  ve  Semavî  bir  İşarettir.  Şimdi  şu  Cemaziye-l  Âhirde  emsali
           görülmemiş  bir  tarzda,  gece  saat  dörtte  başlayıp,  beş  ve  beş  buçuğa
           kadar  devam  eden  yıldızların  düşmesi  ehemmiyetli  bir  Hâdise-i
           Semaviyedir. Semavatın Hâdisatı zeminimize baktığı cihetle, herhalde o
           Hâdisatın  dahi  küre-i  arzda  bir  eseri  olacaktır.  Cenab-ı  Hakk'ın
           Rahmetine  sığınmalıyız  ki,  nîran-ı  muhrika  yapmasın,  Envâr-ı
           Müşrikaya çevirsin.

                  Evet  nasılki  Kur´ân-ı  Hakîm'in  Surelerinde,  Âyetler  birbirine
           bakar, işaret ederler. Öyle de, Cenab-ı Hakk'ın bir Kur´ân-ı Kebir'i olan
           şu  Kâinatın  ulvî,  süflî  Sureleri  dahi  birbirine  bakar,  birbirinin
           nüktelerini izhar eder. Sema Suresinde bizim gibi  Lafz-ı Celali  yalnız
           kırmızı  yazmak  değil,  belki  Nur  yaldızıyla  Lafza-i  Celal  gibi  yazılan
           yıldızlar  ve  o  yıldızlardan  fışkıran  nuranî  noktalar,  elbette  bir  işaret
           fişekleri  hükmünde,  birer  Sırrı  ilân  ettiğini,  o  mu'ciznüma  semavî
           Suresinin şanındandır. Kendimizce bir fâl-i hayr addetmeliyiz.

                  Sâniyen:  Size  Semavatın  kırmızı  yıldızlarını  andıran,
           Kur´ândaki  İsm-i  Celal'in  ikibin  sekizyüz  altı  (2806)  defa  tekerrürü,
           Kur´ân  Semasını  o  nuranî  yıldızlarla  zînetlendirmiş  ve  o  adedlerin
           sahifeler,  yapraklar,  Sureler  itibariyle  birbirine  manidar  Münasebat-ı
           Tevafukıyetleri, daha ziyade letafetini, zînetini güzelleştirmiş.

                  Bu  defa  size  kendi  Nüsha-i  Kur´âniyemi  gönderiyorum.  Bu
           Nüshamda      size     gönderilen     listeye     göre     işaretler     koydum.
           İsm - i  Celal     ve     İsm - i  Rabb'e     ayrı     ayrı     işaret     vaz'edildi.
   280   281   282   283   284   285   286   287   288   289   290