Page 320 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 320

322                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

             ِ ِ  ا   ت   ه     ب   ع   د   د      َكر َ   ب و  ِ    ا   للّٰ    ُ ه َ َ ُ ُ َ َ    ةم  َ ْ َ      ر   ح    و مُكيَلع  م   َلا   سل  ِ ۪  َ ْ  ِ    ح     ب   ح   م   د   ه ۞     َا  ُ  ِ   بيُ    َّلاا ِ         ء    ْ    َ شَ    نم ن ِ    و   ا َ ْ
                                                                         ِ
                                             َّ ُ َ
                                                                        ْ
                                                             َ ُ
                                 َ ْ ْ
                                                            ِّ
                                                      ِ
                                                 ِ
                                ِ
                                 قار ِ    ْل   ف  ا ِما َّ  ِ   ئ   ِق     َا   ي  اقد     تا   ر   شا   ع
                                              َ َ
                                  َ
                                                        َ
                                                    َ

                 Aziz, Sıddık Kardeşim!

                 Sana  bu  defa  Yirmidokuzuncu  Mektub'un  üçüncü  kısmını  ve
          beşinci kısmını gönderiyorum. Üçüncü kısımda bir Sırr var. Ramazanda
          bir  saatte,  benimle  müsevvid  zât  hasta  iken  sür'atle  yazılmış.
          Göreceğiniz tarz aynen bulunmuş, biz hayret ettik. Anladık ki o kısımda
          Kur´ân'a dair niyetimiz tam haktır ve lâzımdır ki, böyle olmuştur.

                 Hem  Mu'cizat-ı  Ahmediye'deki  Tevafukata  bir  sened-i  kat'î
          olarak iki parça (o Mektubdan 4'üncü, 5'inci cüzlerini) gönderdim. O iki
          parça o Risalenin  te'lifinin  akabinde, acemî  bir müstensih  müsvedde-i
          aslîden acele yazdığı, hattâ Salavatları (A.S.M.) işaretiyle geçtiği halde,
          iki sene sonra tedkik ettik, ümidimiz fevkinde acib bir Tevafuk gördük.
                                                                          ِ
                 Sonra  ondan  daha  acemî  bir  müstensihe  dedim: مرْك      َا    لوس   ر
                                                                   َ
                                                                              َ
                                                                             ُ
          (A.S.M.) Kelimesiyle,    ٰارق Kelimesini kırmızı yaz,  aynen o nüshayı is-
                                ن
                                  ْ ُ
          tinsah et." Halbuki ikinci müstensih çok acemî idi. Evvelki müstensihin
          nüshasındaki  Tevafuku  kısmen  bozmuş,  şuuru  taalluk  ettiği  için
          letafetini  ihlâl  etmiş.  Fakat  yine  Tevafukata  bir  hüccet  olur.  Siz  de
          güzelce kendinize tebyiz ediniz. O müsvedde-i ûlânın bir sureti ya sende
          veya Abdülmecid'de mahfuz kalsın.
                 دم َ ْ    ا   ْل   ح  ِ ِ ه َ
                         فَلِ  şimdi  Kur´ân - ı  Mu'ciz - ül  Beyan'ın i kiyüz Ecza-i
          İ’cazından  bir  cüz'ünü  göze  gösterecek  birkaç  Kur´ân'ı  yazdırıyoruz.
          Birisi  tamam  oluyor.  İçinde  (2806)  Lafza-i  Celal'den,  yüzde  bir
          müstesna,  umumen  Tevafuku,  gaybî  tarzında  görünüyor.  Lafzullah'ı
          kırmızı  ile yazdırdık, gören "Kur´ân'ın İ’cazını gözümle görebiliyorum"

          diyebilir.  للّٰا    ءا   َ ه    ٓش  ْ َ  ِ   ا  ن  bu Cüz'-i İ’caz, Hatt-ı Kur´ânîyi muhafaza edecek,
                   ُ
          tahriften kurtaracak.

                 Elmas  Kalemli  Kardeşlerimize  taksim  ettim.  En  birinci
          Kardeşimiz  Hakkı  Efendi  birinci  Cüz'ü  yazdı.  İkincisini,  üçüncüsünü
          senin bedeline yazmağa hâhişkârdır.
   315   316   317   318   319   320   321   322   323   324   325