Page 330 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 330

332                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                                      ِ
                                              ِ
                                                                ِ
                         ِ ۪
                          ه   دم َ ْ  ِ  ُ    ب   ح     ب   ح  ِ ِّ  َ ُ      يُ    َّلاا      ء      َ شَ ن   م  ِ    و   ا  ن  َ ْ           م   ه           ِ ِ    ساب
                                             ْ
                                                              ْ
                                         ْ
                                                          َّ ُ
                            ُ ُ    َك ا   هت    رب و   ِ   للّٰا  ة    ح   م      و   ر     مُك   ي   َلع م   َلا   سلَا
                                َ َ
                                                     َ ْ ْ َ َ ْ َ ُ ه َ

          Aziz,  Sıddık  Kardeşim  Ve  Hizmet-i  Kur´âniyede  Hakikatlı  Bir
          Arkadaşım Re'fet Bey!

                 Bu  defa  istinsah  ettiğiniz  Risaleler  çok  güzel  olmuştur.  Senin
          Gayret  ve  Samimiyet  ve  Ciddiyetini  bana  gösterdiler  ve  Re'fet  tenbel
          değildir, isbat ettiler. Onları tashih edip göndermiştim. Sonra işittim ki,
          getiren adam  İslâmköyü'nde bırakmış. Otuzbirinci Mektub'un Üçüncü,
          Dördüncü Lem'alarını yazmağa vakit bulamadım. Korkuyorum ki onlar-
                ِ
                للّٰ
          ın  da              َ َ َ َ ُ ه  ِ   ا   ذ ا     ج   ٓ ا   ء     ن   ص   ر     Sırrı  gibi,  mevsimi  geçerek sonra güzel yazıl-

                  ا
                      ْ

                        للّٰ
          mamış  olsun.      ءآش  ْ َ  ِ   ا  ن  sizlerin iştiyakı  beni çalıştıracak. Fakat bu Şu-
                          ا
                           َ ه
                       ُ
          hur-u Selâse çok kıymetdardır; Leyle-i Kadr'in Sırrıyla seksen sene bir
          ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâ-

                       للّٰ
                          ا
          zım  geliyor.        ء آش  ِ      ا  ن  Kur´ân'a  aid  mesaille iştigal, bir nevi manevî
                       ُ   َ ه  ْ َ
          mütefekkirane  Kur´ân  okumak  hükmündedir.  Hem  İbadet,  hem  İlim,
          hem Marifet, hem Tefekkür, hem Kıraat-ı Kur´ân manaları Risalelerin
          istinsah ve mütalaalarında vardır itikadındayız. Zâten bu ciheti siz takdir
          etmişsiniz.
                 Mu'cizat-ı Ahmediye'yi sizin için yazdırdım, tekmil oldu. Fakat
          başka  bir  Nüsha  ona  göre  yazdırmak  lâzım  olduğu  için  muvakkaten
          burada kalacak. Senin Mektubunda Hâfız Sezai bizimle ciddî alâkadar
          olduğunu  gösteriyor.  Ben  bir  zaman  idi,  Ağros'lu  Zekâi  gibi  samimî,
          hararetli  Isparta'da yeni bir Kardeşimiz bulunacak, vicdanen hissediyor-

          dum.    ءآش   ِ   ا   ن    bu Sezai, o olacak. Ben onu işittiğim vakit, hissettiğim
                للّٰ
                  ا
                ُ  َ ه  ْ َ
          şahıs tevehhüm ettim. Eğer tasavvurum gibi ise zâten iyi, olmasa öyle
          olmağa çalışsın. Eğer Zekâi nasıl adamdır merak ederse, Yirmiyedinci
          Mektub'un  fıkralarında  Zekâi'nin  mahiyetini  ve  ne  derece  samimî
          olduğunu gösterir fıkraları var, baksın.

                 Kayınpederin  Hacı  İbrahim  Efendi'ye  çok  Selâm ediyorum. O
                                                                ِ
          Zâtı ciddî bir Âhiret Kardeşi telakki etmişim.  ا  ءا      ٓش    نا senin bu yeni

                                                       للّٰ
                                                               ْ َ
                                                           َ ه
                                                       ُ
          gayret ve sa'yinden o da hissedardır.
   325   326   327   328   329   330   331   332   333   334   335