Page 333 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 333
BARLA LÂHİKASI 335
Aziz, Sıddık, Müdakkik Âhiret Kardeşim, Hizmet-i
Kur´âniyede Arkadaşım!
Evvelâ: Mektubunuzda, benim her Mektubumun başında
ِ
ِ
ه ِ ۪ دم َ ْ ِ حب حب َ ُ َّ يُ ِ ء ا لا َ شَ نم ن ِ و ا
َ ْ
ْ
ُ
ْ
ِّ
yazılmasının Hikmetini soruyorsunuz. Bunun Hikmeti şudur ki: Kur´ân-
ı Hakîm'in Hazain-i Kudsiyesine, bana açılan en birinci kapı O
olduğudur. En evvel Hakaik-i Âliye-i Kur´âniyeden, şu Âyetin Hakikatı
bana zahir olmuş ve ekser Risalelerde, O Hakikat sereyan etmiştir.
Hem bir Hikmeti şudur ki; itimad ettiğim mühim Üstadlarımın
Mektublarının başlarında istimal etmeleridir.
Hem Mektubunuzda "yedi kebair"i soruyorsunuz. Kebair çoktur,
fakat ekber-ül kebair ve mubikat-ı seb'a tabir edilen günahlar yedidir:
"Katl, zina, şarab, ukuk-u vâlideyn (yani kat'-ı sıla-yı rahm), kumar,
yalancı şehadetlik, Dine zarar verecek bid'alara tarafdar olmak"tır.
Sâniyen: Bu yaz mevsiminde Hakaik-i Kur´âniyeye nisbeten,
meyveler hükmünde Tevafukata dair, Hurufat-ı Kur´âniyenin
Nüktelerini beyan ediyorduk. Şimdi mevsim değişmiş, Huruftan ziyade
Hakaika ihtiyaç vardır. Gelecek yaza kadar muvakkaten o kapıyı
ihtiyarımızla çalmayacağız. Fakat o Hurufa aid Beyanat ne derece Hak
olduğunu, Mevlâna Câmî'nin Divanıyla Kardeşlerimle tefe'ül ettik.
Dedik: Ya Câmî! Bu Hurufat-ı Kur´âniyeye dair beyan ettiğimiz
nüktelere ne dersin? Bir Fatiha okuyup falı açtık. İşte başta fal şu geldi:
ِ
۪
يْ م َل و ِح ض نُكم ٰ كا ش ٰ َپ شو خ طخ ز َا ِماج
ِّ َ
ْ َ ْ ْ َ ُ َ ْ ْ َ
ِ
ِ
ِ ِ
ْ
َ َ ْ ر و د كا ردا ءهح ف ص ز ه َا ِ ك تسيفرح ن ه يك
َ ْ
ْ َ
ْ َ
ْ َ
َ ْ
ْ
Yani, "Bu Huruf öyle Harf değildir ki, Akıl ve İdrak
sahifesinden gitsin. Öyle Kudsî Harf, öyle güzel şirin Hatt, daima
Kalbimin sahifelerinde yazılmalı, silinmemeli." Acibdir ki, bütün
Divanında bu fala