Page 36 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 36
34 KURAN’DA TEBLİĞ VE TARTIŞMA
tebliğ farzını yerine getirmesi gerekir. Allah tebliğ yapmanın öne-
mine pek çok ayetle dikkat çekmiştir. Al-i İmran suresinin 104.
Ayetinde Allah tüm müslümanlara hitaben “Sizden; hayra çağı-
ran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden)
sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte
bunlardır.” buyurmuştur. Bu ayette tebliğ’in nasıl yapılması
gerektiği açıkça tarif edilmiş ve teblig yapmak ahirette kurtuluşa
ermenin bir şartı olarak belirtilmiştir. Müslüman çevresinde herke-
si ve hatta tüm insanları dinin getirdiği ahlaka, temizliğe, iyiliğe
davet etmekle ve dinsizliğin getirdiği tüm kötülüklerden, çirkinlik-
lerden, zalimliklerden onları uyarmakla mükelleftir.
Müslüman taraftır. Tarafsız müslüman olmaz. Yani hem kötü-
den hem iyiden yana, şartlara ve zamana göre tavır, üslup ve ahlak
değiştiren müslüman olmaz. Akla kara arasında gidip gelen ve haya-
tı gri olarak yaşayan müslümanlık da Kuran’a uygun değildir. Müs-
lüman hep iyiden, haktan, hakkaniyetten yanadır. Bunu da gittiği
her yerde Allah’ın dinini yayarak, güzel ahlakı anlatarak, dinsizliğe
ve kötülüğe karşı mücadele ederek gösterir. Öyle ki tebliğ ibadeti
müslümanın hayatının tamamını kapsar. Çünkü müslüman dini
sadece sözle değil, tavırlarıyla, yaşam şekliyle, mantık örgüsüyle
hatta estetik, temizlik ve kalite anlayışıyla da tebliğ eder. Peygam-
ber Efendimizin (SAV) hayatının her anı, her tavrı, her kararı nasıl
canlı bir tebliğ örneğiyse ve İslam’ın nasıl yaşanması gerektiğini gös-
teren en mükemmel modelse müslümanların hayatı da böyle olma-
lıdır.
Allah’ın dinini tebliğ etmenin her müslümanın üzerine farz
olduğuyla ilgili pek çok ayet vardır. Bu ayetlerin bir kısmında Allah