Page 40 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 40
38 KURAN’DA TEBLİĞ VE TARTIŞMA
merhamet ve şefkatine mazhar olabilmeyi hedeflemektedir. Bu
nedenle de konuştuğu kişiden hiçbir menfaat beklentisi olmaz.
Konuştuğu kişi din ahlakını yaşamayı kabul ettiği zaman, ondan
kendisi için bir şey yapmasını isteyecek değildir. Çünkü anlattıkları
kendi şahsi fikirleri değil, kainatı yoktan var eden Allah'ın yaşanma-
sını emrettiği din ahlakıdır.
Ancak cahiliye toplumundaki insanlar, bu durumdan habersizdir-
ler. Karşılaştıkları insanın bir mümin olduğunun çoğu kez farkında
değildirler. Farkında olsalar dahi, müminin menfaat beklememe gibi
bir özelliği olduğunu bilemezler. Bu yüzden, bir mümin tebliğ maksa-
dı ile kendilerine yaklaşıp, Kuran ahlakını anlatmaya başladığında,
büyük olasılıkla "bu kişi bana bunları anlatmakla ne hedefliyor, ben-
den ne gibi bir menfaat umuyor" gibi düşüncelere kapılacaklardır.
Bu yüzden karşı tarafın kafasındaki benzer şüpheleri gidermek,
tebliğdeki en öncelikli konulardan biridir. Konuşulan kişiye, ortada
hiçbir menfaat ilişkisinin olmadığı, tebliğdeki yegane maksadın
Allah'ın rızası olduğu anlatılmalıdır. Nitekim Resuller Allah'ın dinini
insanlara tebliğ ederken bu yöntemi izlemişlerdir. Kuran'da pey-
gamberlerin kavimlerine hitaplarına baktığımızda, öncelikli olarak
güvenilirliklerini vurguladıklarını görebiliriz. Örneğin, Ad kavmine
gönderilen Hz. Hud (as), şöyle demiştir:
... Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka
İlahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden
başkası değilsiniz. Ey kavmim, ben bunun karşılığında
sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni
yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek
misiniz? (Hud Suresi, 50-51)