Page 44 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 44
42 KURAN’DA TEBLİĞ VE TARTIŞMA
bazı kişiler, cahillikleri nedeniyle, tebliğe olumlu cevap verip din
ahlakına tabi olduklarında, büyük bir "lütuf"ta bulunacaklarını sanır-
lar. Müminlerin kendisiyle ilgilenişini de, sahip olduğunu düşündüğü
"üstün" özelliklerine bağlar ve iman ettiğinde kendisine tebliğ
yapanlara büyük bir "iyilik" yapmış olacağını düşünür. Bu ilkel man-
tık, konuşulan kişinin cehaletinin ve akılsızlığının bir sonucudur.
Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler. De
ki: "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etme-
yin. Tam tersine, sizi imana yönelttiği için Allah size
minnet etmektedir. Eğer doğru sözlüler iseniz (bunu
böyle kabullenmeniz gerekir.)" (Hucurat Suresi, 17)
Bir kişinin iman etmesi sadece kendisine fayda sağlar. Ve insa-
nın öncelikle bilmesi gereken şey, iman etmeye sadece ve sadece
kendisinin ihtiyacı olduğudur. Allah her türlü eksikliklerden münez-
zehtir ve hiç kimsenin iman etmesine ihtiyacı olmayandır. Ama
herkes imana ve Allah'ın rızasını kazanmaya muhtaçtır. Konuşulan
kişiye bu gerçek anlatılmalı ve Müslüman olmakla dine büyük bir
kazanç sağlayacağını düşünüp kendisini çok "kıymetli" bir kişi ola-
rak görmesinin ne kadar çocukça ve akılsız bir düşünce olduğu tarif
edilmelidir. Söz konusu kişi bilmelidir ki, kendisiyle övünmesi çok
büyük bir hatadır. Çünkü içinde yaşadığı cahiliye hayatı nedeniyle,
"ateş çukuru"nun kenarındadır. Onu oradan alıp ebedi bir kurtulu-
şa götürebilecek olan yegane çıkış yolu ise İslam'dır. Bu nedenle
ona yapılan bu davet gerçekte çok büyük bir nimet, çok büyük bir
lütuftur.