Page 47 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 47
Harun Yahya (Adnan Oktar) 45
Allah, bu kişilerin dilinde; "Allah korusun", "İnşaAllah", "Allah
vermesin" gibi kelime kalıplarının içinde arada sırada zikredilen,
ama hakkında hemen hiçbir zaman düşünülmeyen soyut bir kavram
gibidir. Allah'ın varlığını ve gücünü belki sözle kabul ederler, ama
gerçekte Allah’a samimi olarak inanmamaktadırlar. Bu durum,
Allah için bir şeyler yapmaları, bir fedakarlıkta bulunmaları gerekti-
ğinde hemen ortaya çıkar. Bir sıkıntı anında ya da herhangi bir men-
faat kaybına uğrayacaklarını anladıkları anda hemen inkarcılarla bir-
lik olup, samimiyetsizliklerini gösterirler. Cahiliye toplumunun
büyük bir bölümü ise açıkça Allah'ın varlığını inkar eder, Kuran
ayetlerine karşı mücadele yürütürler. Kimileri, materyalist felsefe
ya da evrim teorisi gibi sözde dayanaklar bularak, bu inkarlarını
ideolojik bir zemine oturturlar. Kendilerine "modern, aydın, çağ-
daş, bilimsel, entelektüel" gibi insanları etkileyebilecek sıfatlarla
tanıtan ve Allah'ı inkar etmekle "şahsiyet" kazandıklarını sanan bu
kimseler, son derece açık bir gerçek olan Allah'ın varlığını görüp
kavrayamayacak kadar sığ görüşlüdürler.
Cahiliye toplumu içindeki bu iki ayrı gruba yapılacak tebliğ,
aslında aynıdır. Her ikisine de Allah'ın varlığının delilleri anlatılacak
ve batıl inançlarla örülmüş zihinlerinin gerçekleri görebilecek hale
gelebilmesi için uğraşılacaktır. Ancak inkarlarını ideolojik bir zemi-
ne oturtmuş olanlar için, öncelikle bu ideolojilerinin dayanaklarının
çürütülmesi gerekmektedir. Örneğin körü körüne ve cahilce inan-
dıkları evrim teorisi, kendi içindeki çelişki ve açmazlar ortaya kona-
rak yıkılabilir. Kişi, inandığı sistemin gerçekte sefil bir aldatmaca
olduğunu görmelidir.
Bu noktadan sonra yapılması gereken iş, her iki grup için de