Page 222 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 222

BİRKAÇ DEFA BERAET KAZANAN RİSALE-İ NUR'UN
             BİRKAÇ VİLÂYETTE HAKSIZ MÜSADERESİNE DAİR,
           NUR'UN YÜKSEK BİR TALEBESİNİN MAHKEMESİNDEKİ
                        MÜDAFAASINDAN BİR PARÇADIR.

                 (Bu  Müdafaa,  bir  takriz  olarak  buraya  ilhakı  münasib
          görülerek dercedilmiştir.)

                DİYARBAKIR SULH CEZA MAHKEMESİ YÜKSEK
                                     MAKAMINA:

                 Mahkeme-i  âdilenizin  huzuruna  çıkmaktan  fevkalâde  mem-
          nunum. Âdil mahkemeler; Kâinat Hâlıkının Hak İsminin, Âdil İsminin
          ve daha çok Esma-i İlahiyenin Tecelligâhıdır. Hak namına hükmeden,
          Âdil-i Mutlak hesabına Adalet eden ve hakikî, İslâmî bir Adalet olan
          Kürsî-i  Muallâ  ne  yüksektir,  ne  mübecceldir...  Hak  tanımaz  mağrur
          zalimleri huzurunda serfüru ettiren, haksızları Hakkı teslime icbar eden
          âdil mahkemeler, en yüksek tebcile ve en âlî ihtirama sezadırlar.

                 Zulüm  ve  gadr  ile  hukuku  ihlâl  edilmiş,  haysiyet  ve  şerefi
          payimal edilmiş mazlumların, huzurunda ahz-ı mevki ile tazallüm-ü hal
          eden bîçarelerin şu dünya-yı fânide ihkak-ı hak için mesned-i re'sleri,
          mahkemelerdir. Şu halde ne şerefbahş bir taht-ı âlîdir ki; mazlumlara
          melce' ve penah, zalimlere de hüsran ve tebah oluyor.

                 İnsanların Ebrarını da, eşrarını da cem' eden huzur-u mehâkim,
          öyle korkulacak bir yer değildir. Belki Muhabbete, hürmete lâyıktır.

                 Sultanlarla  köleleri,  asilzadelerle  âhâd-ı  nâsı  müsavi  tutan  şu
          makam, saltanattan da mübecceldir. Hususuyla bütün Âlem-i İnsaniyete
          devirlerin,  asırların  akışı  boyunca  Adalet  Dersini  veren  İslâm
          mahkemeleri;  akvam-ı  sâirenin  engizisyonlarına  mukabil,  Adalet
          Nurunu  bîçare  beşerin  kara  sahifesine  haşmetle  aksettirmiştir.  Adliye
          ve Adalet tarihimiz, bunun binlerle misaline şahiddir.

                 Ezcümle bu mübarek, Adaletli mahkemenin huzurunda iftiharla
          arz etmek isterim ki; meşhur İslâm seyyahı ve tarihçisi Evliya Çelebi,
          Seyahatname'sinde  diyor  ki:  "İlk  İstanbul  kadısı  (hâkimi)  olan  Hızır
          Bey Çelebi'nin huzurunda, Haşmetli padişah Fatih ile bir Rum mimarı
          arasında şöyle bir muhakeme cereyan eder:
   217   218   219   220   221   222   223   224   225   226   227