Page 223 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 223
BİR MÜDÂFAA 225
Büyük bir abidenin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu,
Fatih bir Rum mimarına teslim eder. Mimar da, Fatih'in arzusunun
hilafına olarak bu sütunları üçer Arşın kesip kısaltır. Fatih cezaen Rum
mimarının elini kestirir. Rum mimarı da, Fatih aleyhine dava açar.
Bunun üzerine mahkemeye celbedilen büyük Padişah, baş köşeye
geçmek istemiş. Birdenbire hâkimin şu ihtarıyla karşılaşmış:
-Oturma beyim! Hasmınla mürafaa-i şer'î olacaksın, ayakta
beraber dur!
Hızır Bey Çelebi; bu koca şanlı Padişah-ı Maznuna, haksız el
kestirdiği için, kendisinin de kısasa tâbi' olduğunu ve elinin kesileceğini
bildirir. Fakat mimar kısası istemediği için, büyük Fatih günde on altun
tazminata mahkûm olur ve hattâ kısastan kurtulduğu için bu tazminatı
kendiliğinden yirmi altuna çıkarır."
İslâm Mahkemesinin Adaletinin şanlı misallerinden biri olan şu
misal, bize en haşmetli Hükümdarlarla en âciz ferdlerin, huzur-u
mahâkimde müsavi olduğunu gösteriyor.
İşte ben de bugün, Fatih kadar şanlı, Kahraman İslâm Hâkimi
Hızır Bey Çelebi'nin makamının mümessili olan ve hakikî Adalet-i
Kur'aniyeyi Esas tutan bir makamın yerinde bulunan bir mahkemenin
huzurunda bulunuyorum. Bütün Kalbimi huzur ve sürura kalbeden
memnuniyetim budur.
Kahraman Ecdadımızın bu kadar Ulviyetinin Sırrı; Kalblerinde
ALLAH korkusunun mevcudiyetiyle, Kur'an Nurunun ve nihayetsiz
Feyzinin Ruhlarında yerleşmiş olması ve kudsî Hakaika karşı sonsuz ve
nihayetsiz derecede merbutiyetleridir. O mübarek Ecdaddan bize
tevarüs eden, ALLAH ve KUR'AN için akıttıkları Kudsî Kanlarının
halen eserleri bulunan bu yurdda ve Aziz Canlarını feda ettikleri şu
memlekette: "Kur'anın Kudsî Hakikatlarına Hizmet ediyor, Kur'anın
Tefsirini okuyor, evinde bulunduruyor." kaydıyla mahkemenin
huzuruna sevkedildim.
Evet muhakememiz şahsımla alâkadar olmaktan ziyade,
RİSALE-İ NUR'UN muhakemesidir. Risale-i Nur ise, Kur'an-ı Mu'ciz-
ül Beyan'ın Semavî ve Kudsî Hakaikının Tereşşuhatı olmak hasebiyle,
o yüksek Eserlerdeki kıymet, doğrudan doğruya Kur'ana aiddir. Şu
halde muhakeme de Kur'anın muhakemesidir. Ehl-i Tevhidin Kitabı
olan KELÂMULLAH bütün Âyât ve Beyyinatıyla Hâlık-ı Kâinat'ın
Vahdaniyetini ve Ehadiyetini ilân ediyor.