Page 317 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 317
320 LEM’ALAR
olması.. ve umum zîhayatın imdadına yetişen yağmur bir olması ve her yere
yetişmesi.. ve ekser hayvanat ve nebatat taifelerinin herbirisi umum zemin
yüzünde serbest yayılmaları, vahdet-i nev'iyeleri ve meskenleri bir bulun-
ması; gayet kat'î bir surette işaretler, şehadetlerdir ki: Meskenleri ile beraber
umum o mevcudat, bir tek zâtın malı olduğuna delalet ederler.
İşte buna kıyasen, bütün Kâinatın böyle birbirine girift olan enva'ları
mecmu Kâinatı öyle bir küll hükmüne getirmiştir ki, İcad cihetiyle tecezzi
kabul etmez. Umum Kâinata Hükmü geçmeyen bir sebeb, Rububiyet
cihetiyle ve İcad keyfiyetiyle hiçbir şeye hükmedemez ve bir tek zerreye
Rububiyetini dinlettiremez.
Ü ç ü n c ü İ ş a r e t : İsm-i Ferd'in Tecelli-i A'zamıyla Kâinatı
birbiri içinde hadsiz Mektubat-ı Samedaniye hükmüne getirip, her mektubda
hadsiz Hâtem-i Vahdaniyet ve pek çok Mühr-ü Ehadiyet basılmış gibi, herbir
mektubun Kelimatı adedince Ehadiyet mühürlerini taşıyor ve o mühürlerin
adedince Kâtibini gösteriyor. Evet herbir çiçek, herbir meyve, herbir ot, hattâ
herbir hayvan, herbir ağaç birer Mühr-ü Ehadiyet ve birer Sikke-i Samediyet
olduklarını ve bulundukları mekân ise bir mektub suretini alması cihetiyle
herbiri bir imza şeklini alır; o mekânın Kâtibini gösteriyor. Meselâ: Bir
bahçede bir sarı çiçek, o bahçe Nakkaşının bir mührü hükmündedir. O çiçek
mührü kimin ise, bütün zemin yüzündeki o nevi çiçekler, o Zâtın Kelimeleri
hükmünde olduğuna ve o bahçe dahi Onun yazısı olduğuna, açık bir surette
delalet ediyor. Demek oluyor ki; herbir şey, umum eşyayı Hâlıkına isnad
edip, a'zamî bir Tevhide işaret ediyor.
D ö r d ü n c ü İ ş a r e t : İsm-i Ferd'in Cilve-i A'zamı güneş gibi
zahir olmakla beraber, Vücub derecesinde bir makuliyet ve hadsiz bir
kolaylıkla kabul edilir. Ve O Cilvenin muhalifi ve zıddı olan şirk, nihayet
derecede müşkül ve Akıldan gayet derecede uzak, belki muhal ve mümteni
derecesinde olduğunu isbat eden çok Bürhanlar, Risale-i Nur'un Eczalarında
beyan edilmiş. Şimdilik o Delillerdeki o Noktaların tafsilatını o Risalelere
havale edip, yalnız "Üç Nokta"sını burada beyan edeceğiz.
Birincisi: Onuncu ve Yirmidokuzuncu Sözlerin âhirlerinde icmalen
ve Yirminci Mektub'un âhirinde tafsilen gayet kat'î Bürhanlar ile isbat
etmişiz ki: Zât-ı Ferd ve Ehad'in Kudretine nisbeten en büyük şey'in İcadı,
en küçük birşey gibi kolaydır. Bir baharı, bir çiçek gibi sühuletle halkeder.
Binler Haşrin nümunelerini her baharda gözümüz önünde kolaylıkla İcad
eder. Büyük bir ağacı, küçük bir meyve gibi rahatça İdare
eder.