Page 322 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 322
OTUZUNCU LEM’A 325
reddettiğinden, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan dahi, gayet hararetle ve şiddetle ve
pek çok tekrar ile Tevhidi gösterip; şirki, iştiraki azîm tehdidlerle redde-
diyor.
İşte Rububiyetteki Hâkimiyet-i İlahiye, Tevhid ve Vahdeti kat'î bir
surette iktiza ettiği ve gayet kuvvetli bir dâîyi ve gayet şiddetli bir muktaziyi
gösterdiği gibi, Kâinat yüzündeki nihayet derecede mükemmel ve Mecmu-u
Kâinattan, yıldızlardan tut tâ nebatat, hayvanat, maadin.. tâ cüz'iyat ve efrada
ve zerrelere kadar görünen İntizam-ı Ekmel ve İnsicam-ı Ecmel; O Ferdi-
yete, O Vahdete hiçbir cihetle şübhe getirmez bir Şahid-i Âdil, bir Bürhan-ı
Bahirdir. Çünki gayrın müdahalesi olsa, bu gayet hassas Nizam ve İntizam
ve Müvazene-i Kâinat elbette bozulacaktı ve intizamsızlık eseri görünecekti.
ى
ى
ى ۪
اتدسفَل للّا َلا ةهلٰا امهيف ناَك وَل Âyetinin Sırrıyla, bu hârika mükemmel
ا
ُ ٰ
َ َ َ
َ
َ
َ
ْ
َ
Nizam - ı Kâinat karışacaktı ve fesada girecekti . Halbuki
ى
ٍ
ى ْل ب ص
ر
ُط ف ن ى م ىرت له ر َ َ َ ا عجرا ف Âyetiyle.. zerrattan tâ seyyarata, ferşten
و
ٰ َ
ُ ْ
ْ َ
َ ْ
tâ Arşa kadar hiçbir cihetle kusur ve noksan ve müşevveşiyet eseri
görülmediğinden, gayet parlak bir surette, bu Nizam-ı Kâinat ve şu İntizam-ı
Mahlukat ve şu Müvazene-i Mevcudat, İsm-i Ferd'in Cilve-i A'zamını
gösterip Vahdete şehadet eder. Hem Cilve-i Ehadiyet sırrıyla, en küçük bir
zîhayat mahluk, Kâinatın bir Misal-i Musaggarası ve küçük bir fihristesi
hükmünde olduğundan; o tek zîhayata sahib çıkan, bütün Kâinatı Kabza-i
Tasarrufunda tutan Zât olabilir. Ve bir çekirdek, hilkatçe bir ağaçtan geri
olmadığı; ve bir ağaç, küçük bir Kâinat hükmünde olduğu.. herbir zîhayat
dahi, küçük bir Kâinat ve küçük bir Âlem hükmünde olduğundan; bu Sırr-ı
Ehadiyet cilvesi, şirk ve iştiraki muhal derecesine getiriyor...
Bu Kâinat, O Sır ile; değil yalnız tecezzi kabul etmez bir külldür;
belki mahiyetçe, inkısam ve iştiraki ve tecezzisi imkânsız ve müteaddid
elleri kabul etmez bir Küllî hükmüne geçtiğinden; ondaki herbir cüz', bir
cüz'î ve bir ferdî hükmünde; ve o küll dahi, bir Küllî hükmünde olduğundan,
hiçbir cihetle iştirakin imkânı olmuyor. Bu İsm-i Ferd'in Cilve-i A'zamı;
Hakikat-ı Tevhidi, bu Sırr-ı Ehadiyetle bedahet derecesinde isbat ediyor...
Evet Kâinatın enva'ları birbiri içine girift olması ve kenetleşmesi ve
herbirinin vazifesi umuma baktığı cihetle; Kâinatı Rububiyet ve İcad nokta-
sında tecezzi kabul etmez bir küll hükmüne getirdiği misillü; Kâinatta
faaliyet gösteren Ef'al-i Umumiye-i Muhita dahi, birbirinin içinde tedahül
cihetiyle , yani meselâ Hayat vermek Fiili içinde , aynı anda İaşe