Page 323 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 323

326                                                                                                                           LEM’ALAR


           ve Terzîk  Fiili görünüyor.  Ve  o  İaşe,  İhya  Fiilleri  içinde aynı  zamanda o
           zîhayatın  cesedini  Tanzim,  Teçhiz  Fiilleri müşahede olunuyor.  Ve o  İaşe,
           İhya, Tanzim, Teçhiz Fiilleri içinde; aynı vakitte Tasvir, Terbiye ve Tedbir
           Fiilleri nazara  çarpıyor.  Ve hakeza.. böyle  muhit ve umumî Ef'alin  birbiri
           içine  Tedahülü  ve  girift  olması..  ve  ziyadaki  yedi  renk  gibi  imtizaç  belki
           ittihad etmesi haysiyetiyle ve o Ef'alin herbiri mahiyetçe bir birlik ve Vahdet
           içinde ekser mevcudata ihatası ve şümulü, ve vahdanî birer Fiil olduğundan,
           her halde Fâilinin bir tek Zât olması.. ve herbiri umum Kâinatı istila etmesi..
           ve sair Ef'al ile muavenetdarane birleşmesi itibariyle, Kâinatı tecezzi kabul
           etmez bir küll hükmüne getirdiği gibi; zîhayat mahlukların herbirisi, Kâina-
           tın bir çekirdeği, bir fihristesi, bir nümunesi hükmünde olduğundan, Kâinatı
           Rububiyet noktasında tecezzi ve inkısamı imkân haricinde bir Küllî hükmü-
           ne getirmiştir. Demek Kâinat öyle bir külldür ki; bir cüz'e Rab olmak, umum
           o  külle  Rab  olmakla  olur.  Ve  öyle  bir  Küllîdir  ki;  herbir  cüz',  bir  ferd
           hükmüne  geçip,  bir  tek  ferde  Rububiyetini  dinlettirmek,  umum  o  Küllîyi
           müsahhar etmekle olabilir...

                  Altıncı  İşaret:  Ferdiyet-i  Rabbaniye  ve  Vahdet-i  İlahiye,  bütün
           Kemalâtın (Haşiye) medarı, esası olduğu ve Kâinatın Hilkatindeki Hikmet-
           lerin  ve  maksadların  menşei  ve  madeni  olduğu  gibi,  zîşuur  ve  zîaklın,
           hususan  insanların  metalibinin  ve  arzularının husul bulmasının  menbaı ve
           çare-i yegânesidir. Eğer Ferdiyet olmazsa, beşerin bütün metalib ve arzuları
           sönecek.  Hem  Hilkat-ı  Kâinatın  neticeleri  hiçe  inecek,  hem  mevcud  ve
           muhakkak olan ekser Kemalâtın in'idamına vesile olacak. Meselâ: İnsanda
           en şedid ve sarsılmaz ve aşk derecesinde bir Arzu-yu Beka var. Ve o matlabı
           vermek için, bütün Kâinatı Sırr-ı Ferdiyetle kabzasında tutan ve bir menzili
           kapayıp öbür menzili açmak gibi kolay bir surette dünyayı kapayıp Âhireti
           açabilir bir Zât, o Arzu-yu Bekayı yerine getirebilir. Ve bu arzu gibi, ebede
           uzanmış  ve  Kâinatın  etrafına  yayılmış,  beşerin  binler  arzuları,  Sırr-ı
           Ferdiyete ve Hakikat-ı Tevhide bağlıdırlar. Eğer O Ferdiyet olmazsa; onlar
           olmaz,  akîm  kalırlar.  Ve  Vahdetle  bütün  Kâinata  birden  tasarruf  eden  bir
           Zât-ı  Ferd  olmazsa, o  matlablar yerine gelmez.  Faraza gelse  de çok  nâkıs
           olur.
                  İşte bu Sırr-ı Azîm içindir ki: Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, Tevhid ve
           Ferdiyeti
                  ------------------
                  (Haşiye): Hattâ hadsiz Kemal ve Cemal-i İlahînin tahakkukuna en zahir bürhan ve
           en kuvvetli bir delil, Vahdettir. Çünki Kâinatın Sânii Vâhid-i Ehad bilinse, bütün Kâinattaki
           Kemalât ve Cemaller, o Sâni-i Vâhid'de bulunan Kudsî Kemalâtın ve Cemallerin gölgeleri ve
           cilveleri  ve  işaretleri  ve  tereşşuhatları  olduğu  bilinecek.  Yoksa  Kâinatın  Kemalâtı  ve
           Cemalleri, mahlukata ve şuursuz bir kısım esbaba aid kalacaktı. O vakit Akl-ı Beşer nazarında
           Kemalât-ı İlahiyenin Hazine-i Sermediyesi anahtarsız, meçhul kalırdı...
   318   319   320   321   322   323   324   325   326   327   328