Page 360 - Risale-i Nur - Sözler
P. 360

362                                                                                                                                    SÖZLER


            İnsan,  َي ۪ ع   ن  َ ت َ  نَ َ  كاي ِ َ ا َ وَ دبع َ نَ  َّ َ يا ا  ك  ِ  der.  Bütün  halkın  İbadetlerini  ve
                                   ن
                              َّ
                                        ن ْ
                         ْ
          İstianelerini, kendi namına Mabud-u Zülcelâl'e takdim eder. Hem
                               ِ ِ
                                                   ِ
             َ ك ِ َ تا َ عونصم َ َ عي ۪ مج َة َ نسْل َ  ا ِ بَوَك ِ َ تاقو َ نلخ  َ َ م  َ عي ۪ مج َ َ تاحيب ْ  َ َ  ِ   ت ۪  َ عي ۪ مج       ا َ ن َ ك َ َ ِ ب  َ حبس
                                             ِ   ْ






                       ِ


                                                                        ْ ن
                  ن ْ
          der.    Bütün    mevcûdatı    kendi    hesabına    söylettirir.     Hem
                                     ِ
                                  ِ
                                           ِ
                       ا ِ تِا َبَّك َ ر َ مَو َ َ تا   َ نئا َ  ْ  ك َ لاَتا  ِ        َّ  َد َ ِ ب َ ع َ د َ د َ ذَ َ ر  ٍ  ن   َّ  َ َ َ م َ ح َ م  َ ِّ       َ م َ َ ص ِل َ ى لٰع  َ ههلل َ  ا
                                                                  ن َّ

                              ن
          der.  Herşey  namına  bir  Salâvat  getirir.  Çünki  herşey,  Nur-u  Ahmedî
          (A.S.M.)  ile  alâkadardır.  İşte  Tesbihatta,  Salâvatlarda  hadsiz  adedlerin
          Hikmetini anla.

            Üçüncü  Meyve:  Ey  nefis!  Az  bir  ömürde  hadsiz  bir  Amel-i  Uhrevî
          istersen ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen
          ve  âdetini  İbadete  ve  gafletini  Huzura  kalbetmeyi  seversen,  Sünnet-i
          Seniyeye  İttiba  et.  Çünki  bir  Muamele-i  Şer'iyeye  tatbik-i  amel  ettiğin
          vakit, bir nevi Huzur veriyor. Bir nevi İbadet oluyor. Uhrevî çok meyveler
          veriyor. Meselâ: Birşeyi satın aldın. Îcab ve Kabul-i Şer'iyeyi tatbik ettiğin
          dakikada, o âdi alış-verişin bir İbadet hükmünü alır. O Tahattur-u Hükm-ü
          Şer'î bir Tasavvur-u Vahy verir. O dahi, Şârii düşünmekle bir Teveccüh-ü
          İlahî  verir.  O  dahi,  bir  Huzur  verir.  Demek  Sünnet-i  Seniyeye  Tatbik-i
          Amel  etmekle  bu  fâni  ömür,  bâki  meyveler  verecek  ve  bir  Hayat-ı
          Ebediyeye medar olacak olan faideler elde edilir.
                                                                           ِ
              َ ت َ د و َ ن  َ تَِم َ نكلع  َ هو َ َ  ل َّ ْ  َ عِب َ َّتاو  ِ ۪  ام َ ت َه     ِ َ ل َ  كوَ ِ َ لِلّاب  َ ن َ ِ  ِ َ مءو ن ْ ن  ى َ َ ي  ِِِِّّم۪ َ ا َ َّل َ ۪ ذ  َ  َ نل ِ َ َ ْا َ نلا  َّ ِب  اَه ِ ِ  َ س و َ ل  َ روَ ِ  ه    ا َ لِلّ  َ ِ بَاو َ نمىاف

                                                                          ن

                                      ه
                         ن ن

               ْ     ن
                                                         ِّ      ن
          Fermanını dinle. Şeriat ve Sünnet-i Seniyenin Ahkâmları içinde Cilveleri
          intişar eden Esma-i Hüsnanın herbir İsminin Feyz-i Tecellisine bir Mazhar-
          ı Câmi' olmağa çalış...


            Dördüncü  Meyve:  Ey  nefis!  Ehl-i  dünyaya,  husûsan  ehl-i  sefahete,
          husûsan  ehl-i  küfre  bakıp  surî  zînet  ve  aldatıcı  gayr-ı  meşru  lezzetlerine
          aldanıp taklid etme. Çünki sen onları taklid etsen, onlar gibi olamazsın. Pek
          çok sukut edeceksin. Hayvan dahi olamazsın. Çünki senin başındaki Akıl,
          meş'um  bir  âlet  olur.  Senin  başını  daima  döğecektir.  Meselâ:  Nasılki  bir
          saray bulunsa, büyük bir dairesinde büyük bir
   355   356   357   358   359   360   361   362   363   364   365