Page 372 - Risale-i Nur - Sözler
P. 372

374                                                                                                                                    SÖZLER


          olsaydınız,  Arz  ve  dağ  büyüklüğünde  yıldızları,  ateşli  demirleri  size  ata-
          bilirler, sizi dağıtırlar. Hem öyle bir Kanunu kırıyorsunuz ki, onunla öyleler
          bağlıdır,  eğer  lüzum  olsa  Arzınızı  yüzünüze  çarpar,  gülleler  gibi  küreler
          misillü yıldızları üstünüze Allah'ın İzniyle yağdırabilirler. Daha sair Âyâtın
          mânalarındaki Kuvvet ve Belâgatı ve Ulviyet-i İfadesini bunlara kıyas et...

            Üçüncü Nokta: Üslûbundaki Bedaat-i Hârikadır. Evet Kur'anın Üslûb-
          ları hem garibdir, hem bedi'dir, hem acibdir, hem mukni'dir. Hiçbir şeyi,
          hiçbir kimseyi, taklid etmemiş. Hiç kimse de Onu taklid edemiyor. Nasıl
          gelmiş, öyle o Üslûblar taravetini, gençliğini, garabetini daima muhafaza
          etmiş   ve   ediyor.   Ezcümle,  bir  kısım  Surelerin  başlarında  şifre - misâl
            َ ق َ سع  ڬ َ  َمح  ڬ َ  َس ى ۤ  َ ڬ َ َ ي  َهىط  َ ڬ َ  َ رۤلا  َ ڬ َ  ۤ َۤلا gibi Mukattaat Hurufundaki Üslûb-u
                               ى
              ۤ ۤ ۤ
                   ۤ ى
                                     ى
          Bediîsi,  beş-altı  Lem'a-i  İ’cazı  tazammun  ettiğini  "İşarat-ül  İ'caz"da
          yazmışız.  Ezcümle:  Surelerin  başında  mezkûr  olan  Huruf,  Hurufatın
          aksam-ı malûmesi olan mechure, mehmuse, şedide, rahve, zelaka, kalkale
          gibi aksam-ı kesîresinden herbir kısmından nısfını almıştır. Kabil-i taksim
          olmayan  hafifinden  nısf-ı  ekser,  sakilinden  nısf-ı  ekall  olarak  bütün
          aksamını  tansif  etmiştir.  Şu  mütedâhil  ve  birbiri  içindeki  kısımları  ve
          ikiyüz ihtimal içinde mütereddid yalnız gizli ve fikren bilinmeyecek birtek
          yol ile umumu tansif etmek kabil olduğu halde, o yolda, o geniş mesafede
          sevk-i kelâm etmek, fikr-i beşerin işi olamaz. Tesadüf hiç karışamaz. İşte
          bir Şifre-i İlâhiyye olan Surelerin başlarındaki Huruf, bunun gibi daha beş-
          altı  Lem'a-i  İ’caziyeyi  gösterdikleriyle  beraber  İlm-i  Esrar-ı  Huruf
          Ülemasıyla  Evliyanın  Muhakkikleri  şu  Mukattaattan  çok  Esrar  istihrac
          etmişler ve öyle Hakaik bulmuşlar ki, onlarca şu mukattaat kendi başıyla
          gayet parlak bir Mu’cizedir. Onların Esrarına ehil olmadığımız, hem umum
          göz görecek derecede isbat edemediğimiz için o kapıyı açamayız. Yalnız
          "İşarat-ül İ'caz"da şunlara dair beyan olunan beş-altı Lem'a-i İ’caza havale
          etmekle iktifa ediyoruz.

            Şimdi, Esalib-i Kur'aniyeye Sure itibariyle, maksad itibariyle, Âyât ve
          Kelâm ve Kelime itibariyle birer işaret edeceğiz. Meselâ:

            Sure-i   َعَم   ye  dikkat  edilse  öyle  bir  Üslûb-u  Bedi'  ile  Âhireti,  Haşri,
                       َّ
          Cennet ve Cehennem'in ahvalini öyle bir tarzda gösteriyor ki, şu dünyadaki
          Ef'al - i   İlâhiyyeyi,   Âsâr - ı  Rabbaniyeyi  o  Ahval - i  Uhreviyeye   birer
   367   368   369   370   371   372   373   374   375   376   377