Page 375 - Risale-i Nur - Sözler
P. 375

YİRMİBEŞİNCİ  SÖZ                                                                                                            377


             Şöyle ki: Kamer'in bir menzili var ki, Süreyya yıldızlarının dairesidir.
           Kameri, hilâl vaktinde hurmanın eskimiş beyaz bir dalına teşbih eder. Şu
           teşbih  ile  Semanın  yeşil  perdesi  arkasında  güya  bir  ağaç  bulunuyor  ki
           beyaz, sivri, nurani bir dalı, perdeyi yırtıp başını çıkarıp, Süreyya o dalın
           bir  salkımı  gibi  ve  sair  yıldızlar  o  gizli  Hilkat  ağacının  birer  münevver
           meyvesi  olarak  işitenin  hayalî  olan  gözüne  göstermekle;  medar-ı
           maişetlerinin en mühimmi hurma ağacı olan sahra-nişinlerin nazarında ne
           kadar münasib, güzel, latif, ulvî bir Üslûb-u İfade olduğunu zevkin varsa
           anlarsın.

             Meselâ:     Ondokuzuncu     Söz'ün     âhirinde    isbat    edildiği     gibi  ,
                                                ى
                                                   ْ

                           ْ
                 َ َ  ل َ ه ا  َ ٍرقت  ن ْ  ِ  َ َ ل َ م َ س  ى۪رجت َ  َ سم َ  ا َّشل  َ و  deki   َ ۪رجت  Kelimesi  şöyle  bir  Üslûb-u

                               ن ْ
                 ِّ
           Âlîye pencere açar. Şöyle ki:   َ ۪رجى    ْ  َ ت Lafzıyla yâni: "Güneş döner" Tabiriyle
           kış  ve  yaz,  gece  ve  gündüzün  deveranındaki  muntazam  Tasarrufat-ı
           Kudret-i İlâhiyyeyi ihtar ile Sâniin Azametini ifham eder ve o mevsimlerin
           sahifelerinde  Kalem-i  Kudretin  yazdığı  Mektubat-ı  Samedaniyeye  nazarı
           çevirir. Hâlık-ı Zülcelâl'in Hikmetini i'lam eder.

              ااًج     ِ  َ س َ َ س َ ر  َ مش  اَ ل َّ  َ ج َ ع َ  ل  َو   Yâni, lâmba tabiriyle şöyle bir Üslûba pencere açar

                    ْ
           ki,  şu  Âlem  bir  saray  ve  içinde  olan  eşya  ise  İnsana  ve  Zîhayata  ihzar
           edilmiş  müzeyyenat  ve  mat'umat  ve  levazımat  olduğunu  ve  Güneş  dahi
           musahhar  bir  mumdar  olduğunu  ihtar  ile  Sâniin  Haşmetini  ve  Hâlıkın
           İhsanını ifham ederek Tevhide bir delil gösterir ki, müşriklerin en mühim,
           en  parlak  mabud  zannettikleri  Güneş,  musahhar  bir  lâmba,  camid  bir
                                   ِ
           mahlûktur.  Demek    َرجا    َ س  Tabirinde  Hâlıkın  Azamet-i  Rubûbiyetindeki

           Rahmetini  ihtar  eder.  Rahmetin  vüs'atindeki  İhsanını  ifham  eder  ve  o
           ifhamda  Saltanatının  Haşmetindeki  Keremini  ihsas  eder  ve  bu  ihsasta
           Vahdaniyeti i'lam eder ve manen der: "Camid bir sirac-ı musahhar hiçbir

           cihette  İbadete  lâyık  olamaz."  Hem  cereyan-ı    َ ۪رى  َ جت  Tabirinde  gece
                                                               ْ
           gündüzün, kış ve yazın dönmelerindeki Tasarrufat-ı Muntazama-i Acibeyi
           ihtar  eder  ve  o  ihtarda,  Rubûbiyetinde  münferid  bir  Sâniin  Azamet-i
           Kudretini     ifham     eder.     Demek    Şems    ve    Kamer   noktalarından
   370   371   372   373   374   375   376   377   378   379   380