Page 669 - Risale-i Nur - Sözler
P. 669

OTUZÜÇÜNCÜ  SÖZ                                                                                                              671



           ile teşhir ve ilân etmektir. Demek bir Sâni'-i Hakîm tarafından ziya istihdam
           ediliyor. Çarşı-yı Âlem sergilerindeki antika san'atlarını onun ile irae ediyor.
           Şimdi rüzgârlara bak ki: Sair hakîmane, kerimane Faidelerinin ve Vazife-
           lerinin şehadetiyle gayet mühim ve kesretli Vazifelere koşuyorlar. Demek o
           dalgalanmak  bir  Sâni'-i  Hakîm  tarafından  bir  Tavziftir,  bir  Tasriftir,  bir
           kullanmaktır.  Dalgalanmaları  ise,  Emr-i  Rabbanînin  çabuk  yerine  getiril-
           mesine sür'atle çalışmaktır.

             Şimdi bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara.. Yerden, dağlardan kaynamaları
           tesadüfî değildir. Çünki onlara terettüb eden Âsâr-ı Rahmet olan faidelerin
           ve  semerelerin  şehadetiyle  ve  dağlarda  bir  mizan-ı  hacetle  iddiharlarının
           ifadesi ile ve bir Mizan-ı Hikmetle gönderilmelerinin delaletiyle gösteriliyor
           ki; bir Rabb-ı Hakîm'in Teshiriyle ve İddiharıyladır. Ve kaynamaları ise,
           Onun Emrine heyecanla imtisal etmeleridir.

             Şimdi yerdeki bütün taşların ve cevahirlerin ve madenlerin enva'ına bak.
           Bunların Tezyinatları ve menfaatlı hâsiyetleri bir Sâni'-i Hakîm'in Tezyini
           ile, Tertibi ile, Tedbiri ile, Tasviri ile olduğunu, onlara müteallik hakîmane
           faideleri ve mesalih-i hayatiye ve levazımat-ı insaniye ve hacat-ı hayvani-
           yeye muvafık bir tarzda ihzarları gösteriyor.

             Şimdi çiçeklere, meyvelere bak! Bunların gülümsemeleri ve tadları ve
           güzellikleri ve nakışları ve koku vermeleri; bir Sâni'-i Kerim'in, bir Mün'im-
           i Rahîm'in sofrasında birer tarife, birer davetname hükmünde olarak muhtelif
           renk  ve  koku  ve  tadlarla  her  nev'e  ayrı  ayrı  tarife  ve  davetname  olarak
           verilmiştir.

             Şimdi  kuşlara  bak!  Onların  söyleşmeleri  ve  cıvıldaşmaları,  bir  Sâni'-i
           Hakîm'in İntak ve söyletmesi olduğuna delil-i kat'î ise, hayret verir bir tarzda
           birbirine o seslerle müdavele-i hissiyat ve ifade-i maksad etmeleridir.

             Şimdi bulutlara bak! Yağmurun şıpıltıları, mânasız bir ses olmadığına ve
           şimşek ile gök gürlemesi, boş bir gürültü olmadığına kat'î delil ise, hâlî bir
           boşlukta o acaibi İcad etmek ve onlardan Âb-ı Hayat hükmündeki damlaları
           sağmak ve zemin yüzündeki muhtaç ve müştak Zîhayatlara emzirmek, göste-
           riyor ki: O şırıltı, o gürültü gayet manidar ve hikmettardır ki; bir Rabb-i
           Kerim'in Emriyle, müştaklara o yağmur bağırıyor ki, "Sizlere müjde, geli-
           yoruz!.." mânasını ifade ederler.

             Şimdi  göğe  bak!  Gök  içinde  hadsiz  ecramdan  yalnız Kamer'e dikkat
   664   665   666   667   668   669   670   671   672   673   674