Page 674 - Risale-i Nur - Sözler
P. 674
676 SÖZLER
Şuun-u Zâtiye-i Rabbaniyeye âyinedarlık eden bir Âyine-i Samediyettir. İşte
bu Sırdandır ki: Hayy-ı Kayyum olan Zât-ı Vâcib-ül Vücud, Hayatı pek çok
kesretle ve mebzuliyetle halkedip, Neşir ve Teşhir eder. Ve herşeyi Hayatın
etrafına toplattırıp, ona hizmetkâr eder. Çünki Hayatın Vazifesi büyüktür.
Evet Samediyetin âyinesi olmak kolay bir şey değil, âdi bir Vazife değil.
İşte göz önünde her vakit gördüğümüz bu hadd ve hesaba gelmeyen yeni
yeni Hayatlar ve Hayatların asılları ve Zâtları olan Ruhlar, birden ve hiçten
Vücuda gelmeleri ve gönderilmeleri, bir Zât-ı Vâcib-ül Vücud ve Hayy-ı
Kayyum'un Vücub-u Vücudunu ve Sıfât-ı Kudsiyesini ve Esma-i Hüsnasını;
Lemaatın güneşi gösterdiği gibi gösteriyorlar. Güneşi tanımayan ve kabul
etmeyen adam, nasıl gündüzü dolduran ziyayı inkâr etmeye mecbur oluyor.
Öyle de: Hayy-ı Kayyum, Muhyî ve Mümît olan Şems-i Ehadiyeti
tanımayan adam, zeminin yüzünü belki mazi ve müstakbeli dolduran
Zîhayatların Vücudunu inkâr etmeli ve yüz derece hayvandan aşağı düşmeli.
Hayat mertebesinden düşüp camid bir cahil-i echel olmalı.
Yirmidördüncü Pencere
ِ ِ
ِ
ٓ ِ
ِ
ِ
ٍ
نوعجرت هيَلا و مْكحْلا هَل ههجو َّلاا كلاه ء َ شَ ُّلُك وه َّلاا هٰلا َلا
ُ ُ َ ْ َ
ٌ
َ
َ
ْ
َ ُ ُ
َ ُ َ ْ ُ ْ
َ ُ
Mevt, Hayat kadar bir Bürhan-ı Rubûbiyettir. Gayet kuvvetli bir Hüccet-
i Vahdaniyettir. ةويحْلا و تومْلا قَلخ ى ٓ ذَّلَا delaletince, mevt; adem, i'dam,
َ َ
َ ٰ َ
َ َ ْ َ
fena, hiçlik, fâilsiz bir inkıraz değil, belki bir Fâil-i Hakîm tarafından
Hizmetten terhis ve tahvil-i mekân ve tebdil-i beden ve vazifeden paydos ve
haps-i bedenden âzad etmek ve muntazam bir Eser-i Hikmet olduğu, Birinci
Mektub'da gösterilmiştir. Evet nasıl zemin yüzündeki masnuat ve Zîhayatlar
ve hayattar zemin yüzü, bir Sâni'-i Hakîm'in Vücub-u Vücuduna ve
Vahdaniyetine şehadet ediyorlar. Öyle de: O Zîhayatlar ölümleriyle bir
Hayy-ı Bâki'nin Sermediyetine ve Vâhidiyetine şehadet ediyorlar.
Yirmiikinci Söz'de; mevt, gayet kuvvetli bir Bürhan-ı Vahdet ve bir Hüccet-
i Sermediyet olduğu isbat ve izah edildiğinden, şu bahsi o Söze havale edip
yalnız mühim bir Nüktesini beyan edeceğiz. Şöyle ki: