Page 664 - Risale-i Nur - Sözler
P. 664

666                                                                                                                                    SÖZLER


           bütün  meyvelere  bak.  Hem  ehemmiyetsizliği,  belki  çirkinliği  iktiza  eden
           kesret-i  mutlaka  dahi,  kemal-i  hüsn-ü  san'at  içinde  görünüyor.  İşte
           yeryüzünü yaldızlayan bütün çiçeklere bak! Hem san'atsızlığı, basitliği iktiza
           eden İcad-ı Eşyadaki sühulet-i mutlaka dahi, nihayetsiz derecede san'atkârlık
           ve meharet ve ihtimamkârlık içinde görünüyor. İşte yeryüzündeki ağaç ve
           nebatat  cihazatının  sandukçaları  ve  proğramları  ve  tarihçe-i  hayatlarının
           kutucukları  hükmünde  olan  bütün  tohumlara,  çekirdeklere  dikkatle  bak.
           Hem ihtilaf ve ayrılığı iktiza eden uzaklık ve bu'd-u mutlak dahi bir ittifak-ı
           mutlak  içinde  görünüyor.  İşte  bütün  aktar-ı  zeminde  zer'edilen  her  nevi
           hububata  bak.  Hem  karışmayı  ve  bulaşmayı  iktiza  eden  Kemal-i  İhtilat,
           bilakis  Kemal-i  İmtiyaz  ve  tefrik  içinde  görünüyor.  İşte  bütün  yer  altına
           karışık  atılan  ve  madde  itibariyle  birbirine  benzeyen  tohumların  sünbül
           vaktinde Kemal-i İmtiyazları ve ağaçlara giren muhtelif maddelerin yaprak,
           çiçek ve meyvelere Kemal-i İmtiyaz ile tefrikleri ve mideye giren karışık
           gıdaların muhtelif a'za ve hüceyrata göre Kemal-i İmtiyazla ayrılmalarına
           bak, Kemal-i Hikmet içinde Kemal-i Kudreti gör. Hem ehemmiyetsizliği,
           kıymetsizliği  iktiza  eden  gayet  derecede  mebzuliyet  ve  nihayet  derecede
           ucuzluk dahi, yeryüzünde masnuatça, san'atça nihayet derecede kıymettar ve
           pahalı bir keyfiyette görünüyor. İşte o hadsiz acaib-i san'at içinde yeryü-
           zünün  Rahmanî  sofrasında  yalnız  Kudretin  şekerlemeleri  olan  dutların
           nevilerine bak! Kemal-i Rahmeti, Kemal-i San'at içinde gör.

             İşte bütün rûy-i zeminde gayet kıymettarlık ile beraber hadsiz ucuzluk;
           ve  hadsiz  ucuzluk  içinde  hadsiz  ihtilat  ve  karışıklık  ile  beraber  hadsiz
           imtiyaz ve tefrik; ve hadsiz imtiyaz ve tefrik içinde gayet uzaklık ile beraber
           son derecede muvafakat ve benzeyiş; ve son derece benzemek içinde gayet
           derecede  sühulet  ve  kolaylık  ile  beraber  gayet  derecede  ihtimamkârane
           yapılış;  ve  gayet  derecede  güzel  yapılış  içerisinde  sür'at-i  mutlaka  ve
           çabuklukla  beraber  gayet  derecede  mevzun  ve  mizanlı  ve  israfsızlık;  ve
           gayet derecede israfsızlık içinde son derece çokluk ve kesret ile beraber son
           derecede Hüsn-ü San'at; ve son derece Hüsn-ü San'at içinde nihayet derecede
           sehavet  ile  beraber  İntizam-ı  Mutlak..  elbette  gündüz  ışığı,  ışık  güneşi
           gösterdiği gibi, bir Kadîr-i Zülcelâl'in, bir Hakîm-i Zülkemal'in, bir Rahîm-i
           Zülcemâl'in Vücub-u Vücuduna ve Kemal-i Kudretine ve Cemâl-i Rubûbi-
           yetine ve Vahdaniyetine ve Ehadiyetine şehadet ederler,   نٰسحْلا  ء ٓ امسَلاْا هَل
                                                                              ُ
                                                                 ٰ ْ ُ
                                                                       ُ َ ْ
           Sırrını gösterirler.
             Şimdi ey bîçare cahil, gafil, muannid, muattıl! Bu Hakikat-ı Uzmâyı ne
           ile tefsir edebilirsin? Bu nihayet derecede Mu’cize ve Hârika keyfiyeti
   659   660   661   662   663   664   665   666   667   668   669