Page 659 - Risale-i Nur - Sözler
P. 659

OTUZÜÇÜNCÜ  SÖZ                                                                                                              661


                                    Onuncu Pencere

                                                                    ِ
                                     ِ
                                                            ِ
                                               ِ ٓ
              كْلفْلا مُكَل رَّخسو مُكَل اًقزِر تارمَّثلا نم ه ِ ب جرخَاف ء ٓ ام ء ٓ امسلا نم  َ لزنَاو
              َ ُ
                       َ َ َ ْ
                                  ْ
                                                                   َ
                                             َ
                                                                       َ ْ َ
                                                   َ َ ْ َ ً َ
                                                              َ َّ
                    ُ
                                        َ َ
                ِ
                                                                       ِ
             ِيبئٓاد رمقْلاو سمَّشلا مُكَل رَّخسو ڬ  رانَْلاْا مُكَل رَّخسو  ٓ هِرمَا ِ ب ِرحبْلا ف۪ ىِرجتل ِ
                                                                           ْ َ
                                                  ُ
                                            َ َ ْ
                                                      َ َ َ
                                                             ْ
              ْ َ َ َ َ َ َ َ ْ
                                                                        َ
                                    َ َ َ
                                ُ
                                                                  ْ َ
                                     ِ
                         هومتْلَاس ام ِلُك نم مُكيتٰاو ڬ  راهنلاو     َليَّللا مُكَل رَّخسو
                       ُ ُ ُ
                                          ٰ َ
                                       ْ
                                                                َ َ َ
                                                        ْ
                                                َ َ َّ َ
                                                            ُ
                            َ َ ِّ ْ
                                                        ِ
                                اهوصحت َلا للّٰا تمعن اوُّدعت ناو
                                                ِ
                                        ِ
                                         ه
                                  ُ ْ ُ
                                            َ َ ْ
                                                    ُ َ ْ َ
                                َ
             Şu  Kâinattaki  mevcûdatın  birbirine  Teâvünü,  Tecavübü,  Tesanüdü
           gösterir ki; umum mahlûkat, birtek Mürebbi'nin Terbiyesindedirler. Birtek
           Müdebbir'in İdaresindedirler. Birtek Mutasarrıf'ın Taht-ı Tasarrufundadırlar.
           Birtek Seyyid'in Hizmetkârlarıdırlar. Çünki zemindeki Zîhayatlara levazı-
           mat-ı hayatiyeyi Emr-i Rabbanî ile pişiren Güneş'ten ve takvimcilik eden
           Kamer'den tut, tâ ziya, hava, mâ, gıdanın Zîhayatların imdadına koşmalarına
           ve  nebatatın  dahi  hayvanatın  imdadına  koşmalarına  ve  hayvanat  dahi
           İnsanların  imdadına  koşmalarına,  hattâ  a'za-yı  bedenin  birbirinin  muave-
           netine koşmalarına ve hattâ gıda zerratının hüceyrat-ı bedeniyenin imdadına
           koşmalarına kadar cari olan bir Düstur-u Teâvün ile, camid ve şuursuz olan
           o  mevcûdat-ı  müteavine,  bir  Kanun-u  Kerem,  bir  Namus-u  Şefkat,  bir
           Düstur-u Rahmet altında gayet hakîmane, kerimane birbirine yardım etmek,
           birbirinin sadâ-yı hacetine cevab vermek, birbirini takviye etmek, elbette
           bilbedahe birtek, yekta, Vâhid-i Ehad, Ferd-i Samed, Kadîr-i Mutlak, Alîm-
           i  Mutlak,  Rahîm-i  Mutlak,  Kerim-i  Mutlak  bir  Zât-ı  Vâcib-ül  Vücud'un
           Hizmetkârları ve memurları ve masnuları olduklarını gösterir.

             İşte ey bîçare müflis felsefî! Bu muazzam pencereye ne diyorsun? Senin
           tesadüfün buna karışabilir mi!..



                                  Onbirinci Pencere
                            ِ
                                 ِ
                بوُلقْلا ُّئِمْطت للّٰا ِرْكذ ِ ب َلاَا   Bütün    Ervah    ve    Kulûbün    dalâletten
                       ِ
                ُ  ُ    َ َ ه
   654   655   656   657   658   659   660   661   662   663   664