Page 391 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 391

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-II                                                                                      105


           haksız zulmeder, birisini hapse atar. Fakat Kader-i İlahî aynı hapiste başka
           sebebe  binaen  adalet  ediyor  ki;  hakikî  bir  suça  binaen  o  hapisle  onu
           mahkûm  ediyor.  İşte  şimdi  bu  Hakikatı  gösteren,  başıma  gelen  acib  bir
           misali şudur: Yirmisekiz senedir müteaddid vilayetlerde ve mahkemelerde
           benim mes'uliyetime ve mahkûmiyetime ve mahbusiyetim gibi zalimane
           işkence  ve  cezalarına  gösterdikleri  sebeb,  hiçbir  emaresini  bulmadıkları
           mevhum bir suçum şudur: Diyorlar:

                  "Said,  Dini  siyasete  âlet  yapmak  ister  ve  yapıyor."  Halbuki  bu
           davalarına  otuz  senelik  musibetli  yeni  hayatımda  ve  otuz  büyük
           mecmualarımda  bu  suça  müsbet  bir  delil  bulamadılar.  Halbuki  böyle
           mes'elelerde  bir  mahkeme  madem  bulmadı  ve  mes'ul  edemedi.  Başka
           mahkemelerin  musırrane  aynı  mes'eleyi  esas  tutmaları,  bütün  bütün
           kanuna ve Akla ve âdete muhalif bir halettir. Belki siyaseti dinsizliğe âlet
           edenler  kısmı, kendilerine  bir perde  olarak  bu  ittihamı  bizlere ediyorlar.
           Bununla  beraber  Dine  Hizmet  itibariyle  taalluk  eden  eski  altmış  senelik
           Hayat-ı İlmiyem kat'î bir hüccet ve yakîn bir delildir ki; bütün hayatımda
           temas  ettiğim  siyaseti  ve  dünyayı  ve  bütün  içtimaî  cereyanları,  Dine
           Hizmetkâr  ve  âlet  ve  tâbi'  yapmak  düsturuyla  hareket  etmişim.
           Mahkemelerde de hem dava, hem isbat etmişim ki, değil Dini siyasete âlet
           yapmak,  belki  birtek  Hakikat-ı  İmaniyeyi  dünya  saltanatına  değiştir-
           mediğimi kat'î delillerle isbat ettiğim halde, böyle yirmi vecihle Hakikata
           muhalif  ve  divanecesine,  büyük  makamınızı  işgal  eden  bir  kısım  adliye
           memurları  ve  siyasî  adamlar  bu  acib  hurafe  gibi  mes'eleyi  Hakikat
           zannedip yirmisekiz sene bana zulmettiklerinin hakikî sebebini bugünlerde
           bildim.  Sebebi  bu  ki:  Bu  enaniyetli  zamandaki  Hizmet-i  İmaniyede  en
           büyük  tehlikem  ve  manevî  en  büyük  suçum  ve  cinayetim;  bu  zamanda
           Hizmet-i  Kur'aniyemi  şahsıma  aid  maddî  ve  manevî  terakkiyatıma  ve
           kemalâtıma âlet yapmak imiş. Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükrediyorum ki; bu
           uzun zamanlarda ihtiyarım haricinde Hizmet-i İmaniyemi, değil maddî ve
           manevî  terakkiyatıma  ve  kemalâtıma  ve  azabdan  ve  Cehennem'den
           kurtulmama  ve  hattâ  Saadet-i  Ebediyeme  vesile  yapmama,  belki  hiçbir
           maksada  kat'iyyen  âlet  etmemekliğime  gayet  kuvvetli,  manevî  bir  mani'
           görüyordum. Hayret hayret içinde kalıyordum.

                  Acaba herkesin hoşlandığı manevî makamatı ve uhrevî Saadetleri
           a'mal-i sâliha ile onları kazanmak ve müteveccih olmak, hem meşru hem
           hiçbir    cihet-i zararı     olmadığı     halde      ne      için      böyle      Ruhen
   386   387   388   389   390   391   392   393   394   395   396