Page 394 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 394
108 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
parti liderleri faraza o kumandanın üçte biri de olsalar (belki onun gibi
birer kumandan idiler) benim o kumandana Hadîs ile vurduğum tokatın
yirmi mislini, şimdiki cerideler daha şiddetli olarak o liderlere, o eski
kumandanlara vurmaktadırlar. Medar-ı mes'uliyet tutulmuyorlar,
serbest oluyorlar. Halbuki elli sene evvel bir Hadîsin taşını atmışım,
yirmi sene sonra bir kumandan başını karşı tutmuş, başı kırılmış.
Ölmüş gitmiş, alâkası hükûmetten ve dünyadan kesilmiş. Halbuki eski
partinin liderleri meb'us iken veya memur iken hükûmetle alâkaları
olduğu halde onlara gelen tecavüz, Risale-i Nur'un vurduğu tokatın on
belki yüz derece ziyade iken, serbest cerideler İntişar ediyor.
Amma Kitablar hakkında müsaderenin mahiyeti: Risale-i
Nur'un yüzotuzüç Kitabından bir tek Kitabın bir-iki sahifesi o tokatı
bahsetmiş. Bunun dolayısıyla yüzotuz Kitabı müsadere etmek; bir
adamın hatasıyla yüzotuz adamı cezalandırmak gibi bir acib gaddarane
zulüm olması ve şimdi kütübhanelerde, Kitabçılarda ve ellerde gezen
ve hususan vatan ve Din aleyhinde dinsizlerin, mülhidlerin, zındıkların,
komünistlerin kitabları hattâ baştan aşağıya kadar İslâmiyet aleyhindeki
Doktor Duzi'nin kitabı bazı ellerde gezmesi gösteriyor ki: Risale-i
Nur'a karşı müsadere, yerden göğe kadar haksız bir zulümdür, bir
gadirdir.
Çünki Risale-i Nur, ekser Âlem-i İslâm'ın mühim merkezlerinde
bu yirmisekiz senede bu vatanda Ülemaların elinde gezdiği halde;
hiçbir Âlim, hiçbir feylesof itiraz etmemiş. Mahkemeler ve siyasiy-
yunlar yalnız bir Tesettüre, diğeri de Âhirzamanda bir kumandan
başına şapka koyacak ve cebren giydirecek gibi iki mes'eleye ilişmişler.
Sonra da bu mes'eleler için dört-beş mahkeme o mes'eleler dahi dâhil
olduğu ve beraet verildiği halde; o bir-iki sahife için yirmi bin sahifeyi
mes'ul ve mahkûm etmek hükmünde Risale-i Nur'u müsadere etmek
aynı bu misale benziyor:
Bir adamın bir adama haksız değil belki haklı taarruzu
yüzünden (ki, başkaları da onu medar-ı mes'uliyet görmediği ve beş
mahkeme de cinayet saymadığı halde) o mevhum suç ile yirmi bin
adamı suçlu yapmak gibi; yirmi bin Nur sahifelerini bir-iki sahife
yüzünden müsadere ve dörtbuçuk sene Afyon'da hapsetmek, o
taarruzun yüz mislinden daha ziyade bir hatadır, bir cinayettir ve bu
vatana da bir sû'-i kasddır.
Said Nurs