Page 438 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 438

152                                                                         YİRMİYEDİNCİ  MEKTUBDAN

          bir  Hakikatının  bir Tefsiridir.  Ve  her  asırda  Dine ve  İmana  tam  Hizmet
          eden Müceddidler geldikleri gibi, bu acib ve komitecilik ve şahs-ı manevî-
          i dalaletin tecavüzü zamanında bir Şahs-ı Manevî Müceddid olmak lâzım
          gelir.  Eski  zamana  benzemez.  Şahıs  ne  kadar  da  hârika  olsa,  şahs-ı
          manevîye karşı mağlub olmak kabildir. Risale-i Nur'un o cihette bir nevi
          Müceddid olması kaviyyen muhtemel olduğundan o sıfatlar, hâşâ benim
          haddim değil; belki mükerrer yazdığım gibi, benim hayatım Risale-i Nur'a
          bir nevi çekirdek olabilir. Kur'anın Feyziyle Cenab-ı Hakk'ın İhsanıyla o
          çekirdekten Risale-i Nur'un meyvedar, kıymetdar bir ağaç hükmüne İcad-ı
          İlahî ile geçmesidir. Ben bir çekirdektim, çürüdüm gittim. Bütün kıymet
          Kur'an-ı Hakîm'in manası ve hakikatlı tefsiri olan Risale-i Nur'a aiddir.

                 Kendini bildirmeyen zâtın
           Üçüncü  Şüphesi:  Büyük  Cihad'ın  ve  Sebilürreşad'ın  neşrettiği  gibi  ben
          ilân  etmişim  ki;  Dine,  İmana  Hizmeti  ve  Risale-i  Nur'u  değil  dünya
          siyasetine,  belki  Kemalât-ı  Manevîye  ve  Makamat-ı  Âliyeye  âlet
          edemediğim  gibi..  herkesin  hoş  gördüğü  Saadet-i  Uhreviye  ve
          Cehennem'den kurtulmaya vesile etmemek ve yalnız Emr-i İlahî ve Rıza-
          yı  İlahîden  başka  hiçbir  şeye  âlet  etmemek,  bu  zamanda  Nur'un  hakikî
          kuvveti olan Sırr-ı İhlas-ı Hakikîyi muhafaza etmeye beni mecbur etmiş
          ki: Sıddık-ı Ekber (R.A.) dediği olan "Mü'minler Cehennem'e gitmemek
          için Allah'tan isterim, benim vücudum Cehennem'de büyüsün ki, onların
          yerine azab çeksin" diye söylediği kudsî fedakârlığının bir zerresini ben de
          kendime  kazandırmak  için,  İman  ile  Cehennem'den  birkaç  adamın
          kurtulmaları  için  Cehennem'e  girmeyi  kabul  ederim  demişim.  Zâten
          ibadet,  Cennet'e  girmek  ve  Cehennem'den  kurtulmak  için  kılınmaz;
          bozulur. Belki Rıza-yı İlahî ve Emr-i Rabbanî için yapılır.

                 Yine Hizb-i Kur'anımızın bahsine döneriz:

                 Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  büyük  bir  Kumandanı
          olan  Hazret-i  Üsame  Radıyallahü  Anh;  bir  gün  "Hamd"e  ait,  bir  gün
          "İstiğfar"a aid Âyetler, bir gün "Tesbih"e aid, bir gün "Tevekkül"e, bir gün
                                                         ِ
                                                     و

                                                      ه


          de "Selâm" Lafzına, bir  gün de "Tevhid" ve    َّلاا  َ  َّٓ ِ    َلا     ا   ٰل   ه     ya aid, bir gün
                                                      ُ َ
          de "Rab" Kelimesine aid bütün Kur'andan müteferrik Surelerden bir Hizb-i
          Kur'anî çıkarmış, kendine bir Vird eylemiş. Demek böyle Hizblere İzn-i
          Peygamberî (Aleyhissalâtü Vesselâm) var.
                 Hem  bizim  Hizb-i  Kur'anımız  İman  Hakikatlarına  dair  Âyetleri,
          hususan
   433   434   435   436   437   438   439   440   441   442   443