Page 44 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 44

46                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


                 Aziz, Sıddık  Kardeşlerim!
                 Kat'iyyen  şekk  ve  şübhemiz  kalmadı  ki;  bu  Hizmetimizin
          neticesi  olan  Risale-i  Nur'un  serbestiyetini  değil  yalnız  biz  ve  bu
          Anadolu  ve  Âlem-i  İslâm  alkışlıyor,  takdir  ediyor;  belki  Kâinat
          memnun olup Cevv-i Sema, Feza-yı  Âlem alkışlıyor ki; üç-dört ayda
          yağmura  şiddet-i  ihtiyaç  varken  gelmedi  ve  Denizli'de  mahkemenin
          bilfiil  teslimine  karar  vermesi,  yine  Leyle-i  Mi'rac'da  aynen  Risale-i
          Nur'un bir Rahmet olduğuna işareten Leyle-i Regaib'e tevafuk ederek
          kesretli  Melek-i  Ra'dın  alkışlamasıyla  ve  Rahmetin  Emirdağı'nda
          gelmesi,  o  teslim  kararına  tevafuk  etmesi  ve  bir  hafta  sonra  demek
          Denizli'de vekillerin eliyle alınması hengâmlarında yine aynen Leyle-i
          Mi'rac'a  ve  Leyle-i  Regaib'e  tevafuk  ederek  aynen  onlar  gibi  Cuma
          gecesinde  kesretli  Rahmet  ve  yağmurun  bu  memlekette  gelmesi  o
          Tevafuklarıyla  kat'î  kanaat  verdi  ki;  Risale-i  Nur'un  müsaderesine  ve
          hapsine dört zelzelelerin Tevafuku Küre-i Arz'ca bir itiraz olduğu gibi,
          bu Emirdağı memleketinde dört ay zarfında yalnız üç cuma gecesinde -
          biri  Leyle-i  Regaib,  biri  Leyle-i  Mi'rac,  biri  de  Şaban-ı  Muazzam'ın
          birinci Cuma gecesinde- Rahmetin kesretli gelmesi ve Risale-i Nur'un
          da  serbestiyetinin  üç  devresine  tam  tamına  tevafuk  etmesi;  küre-i
          havaiyenin bir tebriki, bir müjdesidir ve Risale-i Nur'un da manevî bir
          Rahmet ve yağmur olduğuna kuvvetli bir işarettir.

                 Ve  en  latif  bir  emare  şudur  ki;  dün  birdenbire  bir  serçe  kuşu
          pencereye geldi, vurdu. Biz uçurmak için işaret ettik, gitmedi. Mecbur
          oldum, Ceylan'a dedim: "Pencereyi aç, o ne diyecek?" Girdi durdu, tâ
          bu  sabaha  kadar;  sonra  odayı  ona  bıraktık,  yatak  odama  geldim.  Bu
          sabah   çıktım,   kapıyı    açtım;    yarım    dakikada    döndüm.   Baktım
           سوُّدق سوُّدق   Zikrini  yapan  bir  kuş  odamda  gördüm. Gülerek dedim:
                    ُ
              ُ
          "Bu misafir ne için geldi?" Tam bir saat bana baktı, uçmadı, ürkmedi.
          Ben de okuyordum; ekmek bıraktım, yemedi. Yine kapıyı açtım çıktım,
          yarım  dakikada  geldim;  o  misafir  kayboldu.  Sonra  bana  hizmet  eden
          çocuk geldi, dedi  ki: "Ben bu gece gördüm ki, Hâfız Ali'nin  Kardeşi
          yanımıza  gelmiş."  Ben  de  dedim:  Hâfız  Ali  ve  Hüsrev  gibi  bir
          Kardeşimiz  buraya  gelecek.  Aynı  günde,  iki  saat  sonra  çocuk  geldi
          dedi:  "Hâfız  Mustafa  geldi."  Hem  Risale-i  Nur'un  serbestiyetinin
          müjdesini, hem mahkemedeki Kitablarımı da kısmen getirdi; hem serçe
          kuşunun ve senin, hem kuddüs kuşunun tabirini isbat etti -ki, tesadüf
          olmadığını isbat etti.- Acaba emsalsiz bir tarzda hem serçe kuşu acib
          bir  surette,  hem  kuddüs  kuşu  garib  bir  surette  gelip  bakması,  sonra
          kaybolması   ve   masum    çocuğun    rü'yası    tam     tamına    çıkması,
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49