Page 484 - Evrim Aldatmacası
P. 484
E V R İ M A L D A T M A C A S I
halde kendisine otobüs çarptığını zannedecek, otobüsün çarptığı kişi
ise kazanın tüm şiddetine rağmen, bunu asla fark edemeyecek, çünkü
kendisinin evde oturduğunu düşünecektir. Bu mantık pasta yeme ve
taşa tekme atma örnekleri için de düşünülebilir.
Görüldüğü gibi insanın algılarını aşması ve algılarının dışına çık-
ması mümkün değildir. Bir insanın ruhuna, bedeni ve hiçbir maddi var-
lığı olmadığı halde, ortada maddesel bir ortam da olmamasına karşın
her şey seyrettirilebilir. Kişinin içinde bulunduğu durumu anlayabilme-
si mümkün değildir; hatta bu kişi, izlettirilen üç boyutlu mükemmel
görüntüleri gerçek zannedip, varlığından da son derece emin olacaktır.
Çünkü her insan duyu organlarına hissettirilen algılara bağımlıdır.
İngiliz felsefeci David Hume bu gerçek üzerindeki düşüncelerini
şöyle ifade etmiştir:
Çok samimi olarak, kendim dediğim şeye dahil olduğum zaman ben
sıcak ya da soğuğa, ışık ya da gölgeye, aşk ya da nefrete, acı ya da
lezzete dair özel bir algıya ya da başka bir şeye daima rastlarım. Ben
bir algı olmaksızın herhangi bir zamanda kendimi asla yakalaya-
mam ve asla algıdan başka bir şeyi gözleyemem. 273
Algıların Beyinde Oluştuğu Felsefe Değil,
Bilimsel Gerçektir
Materyalistler, burada anlattıklarımızın felsefi bir görüş olduğunu
iddia etmektedirler. Oysa bizim "dış dünya"nın aslıyla hiçbir zaman
muhatap olmadığımız gerçeği bir felsefe değil, bilimsel bir gerçektir.
Görüntünün ve hislerin beyinde nasıl oluştuğu, bütün tıp fakültelerinde
detaylı biçimde okutulmaktadır. Başta kuantum fiziği olmak üzere 20.
yüzyıl biliminin ortaya koyduğu gerçekler, maddenin somut bir gerçek-
liğe sahip olmadığını, herkesin bir anlamda "beynindeki ekran"ı izledi-
ğini açıkça göstermektedir. (Detaylı bilgi için bkz: Harun Yahya, Dar-
win'in Açmazı Ruh)
482