Page 151 - Gözardı Edilen Kuran Hükümleri
P. 151
Harun Yahya (Adnan Oktar) 149
neminin ilkel bilim anlayışı içinde, bu soruyu Lamarck’a dayanarak
cevaplamaya çalışmıştı. Darwin’den önce yaşamış olan Fransız bi-
yolog Lamarck’a göre, canlılar yaşamları sırasında geçirdikleri fi-
ziksel değişiklikleri sonraki nesle aktarıyorlar, nesilden nesile bi-
riken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya çıkıyordu. Ör-
neğin Lamarck’a göre zürafalar ceylanlardan türemişlerdi, yüksek
ağaçların yapraklarını yemek için çabalarken nesilden nesile bo-
yunları uzamıştı.
Darwin de benzeri örnekler vermiş, örneğin Türlerin Kökeni ad-
lı kitabında, yiyecek bulmak için suya giren bazı ayıların zamanla
balinalara dönüştüğünü iddia etmişti. (Charles Darwin, The Origin of
Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964,
s. 184)
Ama Mendel’in keşfettiği ve 20. yüzyılda gelişen genetik bilimiyle
kesinleşen kalıtım kanunları, kazanılmış özelliklerin sonraki nesil-
lere aktarılması efsanesini kesin olarak yıktı. Böylece doğal selek-
siyon “tek başına” ve dolayısıyla tümüyle etkisiz bir mekanizma ola-
rak kalmış oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930’la-
rın sonlarında, “Modern Sentetik Teori”yi ya da daha yaygın is-
miyle neo-Darwinizm’i ortaya attılar. Neo-Darwinizm, doğal se-
leksiyonun yanına “faydalı değişiklik sebebi” olarak mutasyonları,
yani canlıların genlerinde radyasyon gibi dış etkiler ya da kopyala-
ma hataları sonucunda oluşan bozulmaları ekledi.
Bugün de hala bilimsel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağ-
men, Darwinistlerin savunduğu model neo-Darwinizm’dir. Teori,
yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, ku-