Page 102 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 102
104 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
mütemadiyen korku, elem, dehşet ve telâş vermesiyle küfür ve dalâlât, bir
Cehennem zakkumu olduğunu ve bu dünyada da sahibini bir Cehennem
içine koyduğunu ve Din ve İmandan hariç binler fen ve terakkiyat-ı
beşeriye, o Rüstem ve Herkül'ün kahramanlıkları gibi, beş para fayda
vermediğini gösterip, yalnız ibtal-i his nev'inden muvakkaten o elîm
korkuları hissetmemek için sefahet ve sarhoşlukla şırınga ediyor.
İşte İman ve küfrün muvazenesi Ahirette Cennet ve Cehennem gibi
meyveleri ve neticeleri verdiği gibi; dünyada da İman bir mânevî Cenneti
temin ve ölümü bir terhis tezkeresine çevirmesini ve küfür, dünyada dahi
bir mânevî Cehennem ve hakikî Saadet-i beşeriyeyi mahvetmesi ve ölü-
mü bir idam-ı ebedî mahiyetine getirmesini kat'î ve his ve şuhuda istinad
eden Risale-i Nur'un yüzer Hüccetlerine havale edip kısa kesiyoruz.
Bu temsilin Hakikatini görmek isterseniz başınızı kaldırınız, bu
Kâinata bakınız... Ne kadar şimendifer misillû balon, otomobil, tayyare,
berriyye ve bahriyye gemiler; karada, denizde, havada Kudret-i Ezeliye-
nin Nizam ve Hikmetle halkettiği yıldızların kürelerine ve Kâinat
ecramına ve hâdisatın silsilelerine ve müteselsil vâkıatlarına bakınız.
Hem, Âlem-i Şehadette ve cismanî Kâinatta bunların Vücudu gibi, Âlem-
i Ruhanî ve Mâneviyatta, Kudret-i Ezeliyenin daha acip müteselsil
nazîreleri var olduğunu Aklı bulunan tasdik eder, gözü bulunan çoğunu
görebilir.
İşte Kâinat içindeki maddî ve mânevî bütün bu silsileler; İmansız
ehl-i dalâlete hücum ediyor, tehdit ediyor, korkutuyor, kuvve-i mâneviye-
sini zir ü zeber ediyor. Ehl-i İmana değil tehdit ve korkutmak, belki;
Sevinç, Saadet, Ünsiyet, Ümit ve Kuvvet veriyor. Çünkü Ehl-i İman,
İmanla görüyor ki; o hadsiz silsileleri, maddî ve mânevî şimendiferleri,
seyyar Kâinatları, mükemmel İntizam ve Hikmet dairesinde birer
vazifeye sevkeden bir Sâni-i Hakîm onları çalıştırıyor. Zerre miktar,
vazifelerinde şaşırmıyorlar, birbirine tecavüz edemiyorlar. Ve Kâinattaki
Kemâlât-ı San'ata ve Tecelliyat-ı Cemaliyeye mazhar olduklarını görüp,
Kuvve-i Mâneviyeyi tamamiyle eline verip, Saadet-i Ebediyenin bir
nümunesini İman gösteriyor. İşte ehl-i dalâletin imansızlıktan gelen
dehşetli elemlerine ve korkularına karşı hiçbir şey, hiçbir fen, hiçbir
terakkiyat-ı beşeriye bir teselli