Page 98 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 98

100                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          içtimaiye ile, hayat-ı şahsiyesi devam edebilir. Meselâ: Bir ekmeği yese,
          kaç ellere muhtaç. Ve ona mukabil o elleri mânen öptüğünü ve giydiği
          libasla  kaç  fabrikayla  alâkadar  olduğunu  kıyas  ediniz.  Hayvan  gibi  bir
          postla yaşamadığından ebnâ-yı cinsi ile fıtraten alâkadar olmasından ve
          onlara mânevî bir fiat vermeye mecbur olduğundan, Fıtratiyle medeniyet-
          perverdir.  Menfaat-i  şahsiyesine  hasr-ı  nazar  eden,  İnsanlıktan  çıkar,
          mâsum  olmayan  câni  bir  hayvan  olur.  Birşey  elinden  gelmese,  hakikî
          özrü olsa, o müstesna!

              Altıncı  Kelime:  Müslümanların  Hayat-ı  İçtimaiye-i  İslâmiyedeki
          Saadetlerinin anahtarı, Meşveret-i Şer'iyyedir.

                   مهنيب  ىروش   مهر   مَا  و  Âyet-i  Kerîmesi,  Şûrâyı  esas  olarak
                                ْ ُ
                 ْ ُ َ ْ َ
                          ٰ
                                       َ
                                    ْ ُ ُ
          emrediyor. Evet nasıl ki, nev-i beşerdeki "telâhuk-u efkâr" ünvanı altında
          asırlar  ve  zamanların  tarih  vasıtasiyle  birbiriyle  meşvereti,  bütün
          beşeriyetin  terakkiyatı  ve  fünununun  esası  olduğu  gibi;  en  büyük  kıt'a
          olan  Asya'nın  en  geri  kalmasının  bir  sebebi,  o  Şûrâ-yı  Hakikiyeyi
          yapmamasıdır. Asya kıtasının ve istikbalinin Keşşafı ve Miftahı, Şûrâdır.
          Yani: Nasıl fertler birbiriyle meşveret eder; taifeler, kıt'alar dahi o Şûrâyı
          yapmaları  lâzımdır  ki,  üçyüz  belki  dörtyüz  milyon  İslâmın  ayaklarına
          konulmuş  çeşit  çeşit  istibdatların  kayıtlarını,  zincirlerini  açacak,
          dağıtacak,  Meşveret-i  Şer'iyye  ile  Şehamet  ve  Şefkat-i  İmaniyeden
          tevellüd  eden  Hürriyet-i  Şer'iyyedir  ki,  o  Hürriyet-i  Şer'iyye,  Âdâb-ı
          Şer'iyye ile süslenip, garb medeniyet-i sefihanesindeki seyyiatı atmaktır.
          İmandan gelen hürriyet-i şer'iyye, iki esası emreder.

            ِ
                                                                   ِ
                                      َ   ُك
                َ
                َذخ   َّتي لا و ۞  دا   بعْل ِ ِ ِ    ل ا ً ْ َ ُ    ي لا  ِ ِ ٰ ً ْ َ َ      نم    َللَذتي  لا و َلِّلَذ   ي لا    نَا   ْ
                               دبع نو
                                                                       َ
                                                              َ
                                                         َّ
                                          للّ ادبع ناَك
                                                                َ
                                     َ
                       َ
                                                                     ُ
              َ
                                                           َ َ
                  َ
                                                     ْ َ
                                                ِ
                                                         ِ
                             ِ
                       ِ
                 ِنمح   رلا ةيطع    ةيعر  ل   َّش  ا ةيِرح   ْلَا    معن  ۞     للّا ِنود نم ابابرَا اض   عب ا   نضعب
                                                                 ً
                                                            ً
                                                ٰ
                                                                      َ ُ ْ َ
                     ُ َّ َ
                                          ْ َ َ
                           ُ َّ ْ
                                   ُ َّ ُ
                  َّ ٰ ْ
                                     ِّ               ُ ْ    َ ْ   ْ َ

              Yani: İman bunu iktiza ediyor ki; tahakküm ve istibdat ile başkasını
          tezlil  etmemek  ve  zillete  düşürmemek  ve  zalimlere  tezellül  etmemek...
          Allaha  hakikî  Abd  olan,  başkalara  Abd  olamaz.  Birbirinizi  -  Allahtan
          başka  -  kendinize  Rab  yapmayınız!..  Yâni  Allahı  tanımayan;  her  şeye
          herkese nisbetine göre bir rububiyet tevehhüm eder, başına musallat eder.
          Evet Hürriyet-i Şer'iyye; Cenab-ı Hakkın Rahman, Rahîm Tecellisiyle bir
          İhsanıdır ve İmanın bir Hassasıdır.
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103