Page 119 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 119

İLK  HAYATI                                                                                                                       121


               - Ben Sevâd-ı Âzama tâbi olmak isterim. Sevâd-ı Âzam ise, bu kadar
           tedarik  edebilir.  Ben,  ekalliyet-i  müsrifeye  tâbi  olmak  istemem,  demiş-
           lerdir.

               Darülhikmet'ten  aldığı  maaştan  miktar-ı  zarureti  ayırdıktan  sonra,
           mütebakisini  bana  vererek,  "Hıfzet!"  derdi.  Ben  de,  bir  sene  zarfındaki
           fazla  kalmış  paraları  amcamın  bana  olan  şefkatine;  hem  malı  istihkar
           etmesine itimaden, haberi olmadan tamamen sarfettim. Sonra bana dedi
           ki: "Bu para bize Helâl değildi, millet malı idi, niçin sarfettin? Madem ki
           öyledir, ben de seni vekilharçlıktan azl ile kendimi nasbettim!"

               Bir  müddet  aradan  geçti...  Hakaikten  on  iki  Te'lifatını Tâbettirmek
           Kalbine  geldi.  Maaştan  toplanan  paraları,  o  Te'lifatların  tab'ına  verdi.
           Yalnız bir iki küçüğü müstesna olmak üzere, diğerlerini etrafa meccanen
           dağıttı. Niçin sattırmadığını sual ettim. Dedi ki:

               -  Maaştan  bana  kût-u  lâyemut  caizdir;  fazlası  millet  malıdır.  Bu
           suretle millete iade ediyorum...

               Darülhikmet'teki Hizmeti, hep böyle şahsî teşebbüsü ile idi. Çünkü,
           orada müştereken iş görmek için bazı mâniler görüyordu. Onu tanıyanlar
           biliyorlar  ki,  Bediüzzaman  kefenini  boynuna  takmış  ve  ölümünü  göze
           almıştır. Onun içindir ki; Darülhikmetil-İslâmiye'de demir gibi dayandı.
           Ecnebi  tesiratı,  Darülhikmet'i  kendine  âlet  edemedi.  Yanlış  fetvalara
           karşı,  pervasızca  mücadele  etti.  İslâmiyete  muzır  bir  cereyan  ortaya
           atıldığı vakit, o cereyanı kırmak için Eser neşrederdi.


                   ESARETTEN   AVDETİNDEN   SONRAKİ   İSTANBUL
                HAYATINA   DAİR   KALEME   ALDIĞI   BİR   PARÇADIR:

                             (Yirmi Altıncı Lem'adan Onuncu Rica)

               "Bir  zaman  esaretten  geldikten  sonra,  İstanbul'da,  bir  iki  sene  yine
           gaflet  galebe  etti.  Siyaset  havası,  nazarımı  nefsimden  kaldırıp  âfâka
           dağıtmış  iken,  bir  gün  İstanbul'un  Eyüp  Sultan  Kabristanının  dereye
           bakan yüksek bir yerinde oturuyordum. İstanbul etrafındaki âfâka baktım.
           Birden bakıyorum, benim hususî dünyam vefat ediyor, bazı cihette Ruh
           çekiliyor  gibi  bir  hâlet-i  hayâliye  bana  geldi.  Dedim:  "Acaba  bu
           kabristanın mezar taşlarındaki yazılar mıdır
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124