Page 117 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 117
Yirmi Altıncı Lem'anın Dokuzuncu
Ricasından Bir Kısım
"Harb-i Umumîde, esaretle rusya'nın şark-ı şimalîsinde çok uzak olan
kosturma vilâyetinde bulunuyordum. Orada Tatarların küçük bir Camii,
meşhur Volga nehrinin kenarında bulunuyordu. Oradaki arkadaşlarım
olan esir zabitler içinde sıkılıyordum. Yalnızlık istedim. Dışarıda izinsiz
gezemiyordum. Tatar mahallesi, kefaletle beni o Volga nehrinin kena-
rındaki küçük Camiye aldılar. Ben yalnız olarak Camide yatıyordum.
Bahara yakın, o şimal kıt'asının pek çok uzun gecelerinde çok uyanık
kalıyordum. O karanlıklı gecelerde ve karanlıklı gurbette ve Volga nehri-
nin hazin şırıltıları ve yağmurun rikkatli şıpıltıları ve rüzgârın firkatli
esmesi, beni derin gaflet uykusundan muvakkaten uyandırdı. Gerçi daha
kendimi ihtiyar bilmiyordum; fakat Harb-i Umumîyi gören, ihtiyardır.
ًب
Gûya ي ش نادْلِو ا ْل لعجي ًم ا وي Sırrına mazhar olarak öyle günlerdir ki;
ا
َ َ
ُ َ ْ َ
ْ َ
çocukları ihtiyarlandırdığı cihetle, kırk yaşında iken, kendimi seksen
yaşında bir vaziyette buldum. O karanlıklı uzun gece ve hazin gurbet,
hazin vaziyet içinde hayattan bir meyusiyet geldi. Aczime, yalnızlığıma
baktım; ümidim kesildi. O hâlette iken Kur'ân-ı Hakîmden imdat geldi.
Dilim لي ك وْلا م ع ِ نو للّا ان ب سح dedi; Kalbim de ağlayarak dedi:
ُ
َ ُ ٰ
َ
َ
ْ َ
ْ ُ َ
Garibem, bîkesem, zaifem, nâtuvanem el'amân gûyem, afvü cûyem,
meded hâhem zidergâhet İlâhî!
Ruhum dahi vatanımdaki eski dostları düşünüp o gurbette vefatımı
tahayyül ederek Niyazi-i Mısrî gibi dedim:
Dünya gamından geçip,
Yokluğa kanat açıp,
Şevk ile her dem uçup,
Çağırırım: Dost! Dost!
diye, dostları arıyordu. Her ne ise; o hüzünlü, rikkatli, firkatli uzun gurbet
gecesinde, Dergâh-ı İlâhîde za'f ve aczim o kadar büyük bir Şefaatçi ve
Vesîle oldu ki ; şimdi de hayretteyim. Çünkü bir kaç gün