Page 132 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 132

134                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              Dedim:

              - Mukaddemesi, üç mühim Erkân-ı İslâmiyedeki ihmâlimizdir: Salât,
          Savm,  Zekât.  Zira,  yirmi  dört  saatten  yalnız  bir  saati,  beş  Namaz  için
          Hâlık Taalâ bizden istedi. Tenbellik ettik. Beş sene yirmi dört saat talim,
          meşakkat, tahrik ile bir nevi Namaz kıldırdı. Hem senede yalnız bir ay
          Oruç için nefsimizden istedi. Nefsimize acıdık. Keffareten beş sene Oruç
          tutturdu.  On'dan,  kırktan  yalnız  biri,  ihsan  ettiği  maldan  Zekât  istedi.
          Buhl ettik, zulmettik. O da bizden müterâkim Zekâtı aldı.
                                                 ِ
                                             ِ ِ
                                    ِلمع   ْلا  سن   ج  نم ء   ٓا   زجْلَا
                                            ْ
                                                ْ
                                                     َ َ
                                     َ َ
                                                   ُ

              Mükâfat-ı  hâzıramız  ise;  fâsık,  günahkâr  bir  milletten,  humsu  olan
          dört  milyonu  Velâyet  derecesine  çıkardı;  Gazilik,  Şehadetlik  verdi.
          Müşterek hatadan neş'et eden müşterek musibet, mazi günahını sildi.

              Yine biri dedi:

              - Bir âmir, hata ile felâkete atmış ise?

              Dedim:

              -  Musibetzede  mükâfat  ister.  Ya  âmir-i  hatâdârın  hasenatı
          verilecektir, o ise hiç hükmünde, veya Hazine-i Gayb verecektir. Hazine-i
          Gaybda böyle işlerdeki mükâfatı ise, Derece-i Şehadet ve Gaziliktir.

              Baktım, Meclis istihsan etti. Heyecanımdan uyandım. Terli, el pençe
          yatakta oturmuş kendimi buldum. O gece böyle geçti.


                                            * * *

              Bediüzzaman, yanında başka Kitablar bulundurmuyordu.

              - Neden başka Kitablara bakmıyorsun? denildiğinde, buyururlardı ki:

              - Her şeyden zihnimi tecrid ile Kur'andan fehmediyorum.

              Eserlerden nakletse de, bazı mühim gördüğü mesaili, tağyir etmeden
          alırdı.

              - Ne için aynen böyle tekrar ediyorsun? diye sorulduğunda:
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137