Page 157 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 157

BARLA   HAYATI                                                                                                                159


           ve rusyadaki gibi dinî Akideleri tamamen imha etmek düşünülmüş; fakat
           Millet-i  İslâmiyece  bir  aksülameli  netice  verebilmesi  ihtimali  ileri
           sürülünce  bundan  vazgeçilmiş,  yalnız  şu  karar  alınmışdı:  "Mekteblerde
           yaptıracağımız  yeni  öğretim  usulleriyle  yetişecek  gençlik,  Kur'anı  orta-
           dan kaldıracak ve bu suretle milletin İslâmiyetle olan alâkası kesilecek!"
           Bütün  bu  dehşet-engiz  plânları  çeviren  o  müthiş  fitnenin  menbaları,
           şimdiki dinî İnkişafın muarızı ve düşmanları olan haricî dinsiz cereyan-
           ların  reisleri  ve  adamları  idi.  Evet;  Türk  milleti  içerisinde  meydana
           getirilen  o  dehşetli  hadisatın  iç  yüzünü,  tafsilâtını,  istikbalin  hakikat-
           perest tarihçilerine, ve bunları, şimdi demokrat idaredeki serbestiyetle bir
           derece  neşretmekte  olan  İslâm-Türk  muharrirlerine  havâle  ediyoruz.
           Bizim  Vazifemiz,  yalnız  ve  yalnız  Hakaik-ı  İmaniye  ve  Kur'aniye  ile
           meşgul olmakdır. Biz yalnız ve yalnız İman ve İslâmiyet cereyanındayız.

               Evet;  o  dalâlet  ve  zendekanın  en  azgın  devirlerinde  Bediüzzaman
           Said Nursî, daimî nezaret ve tarassut altında ve böyle müdhiş ve pek çok
           ağır  şerait  içerisinde  idi.  Nemrudların,  firavunların,  şeddadların  ve
           yezidlerin  yapamadığı  zulümlerin  envaı  Bediüzzamana  yapılıyordu.  Ve
           yirmi  beş  sene  böyle  devam  etti.  O  zaman  Âlem-i  İslâm,  maddeten
           fakirdi  ve  müstevlilerin  esaretinde  bulunuyordu.  Bütün  gizli  fesad  ve
           dinsizlik  komiteleri,  hem  Türkiyede,  hem  Âlem-i  İslâmda  müdhiş
           faaliyetler yapıyor ve tarafdarları onları destekliyor ve hepsi de İslâmiyet
           aleyhinde ittifak ediyorlardı.

               İşte;  Risale-i  Nur,  Asr-ı  Saadette,  İslâmın  Cihanı  Fetih  Anahtarları
           hükmünde olan Bedir, Uhud Muharebelerinin ehemmiyeti nev'inden bir
           kıymeti ihtiva eden bir zamanın mahsulüdür ki; vesile olduğu Hizmet-i
           İmaniye  ve  ifasında  bulunduğu  manevî  Cihad-ı  Diniye,  tarihde  Asr-ı
           Saadetten  maada  hiçbir  zamanda  görülmemiş  bir  azamettedir.  Eli  kolu
           bağlı hükmünde olan Bediüzzaman Said Nursî, öyle dehşetli bir esarette,
           nefiy  ve  inzivada  Te'lif  ve  Neşrettiği  yüz  otuz  parça  Risale-i  Nur
           Eserleriyle, belîğ bir Hatib olarak Anadolu Mescidinde ve Âlem-i İslâm
           Câmiinde konuşuyor, Ehl-i İslâma Kur'andan aldığı Dersini tekrar ediyor;
           güya  Bediüzzaman  Said  Nursî,  On  Dördüncü  Asr-ı  Muhammedînin  ve
           Yirminci  Asr-ı  Milâdînin  Minaresinin  tepesinde  durup,  muasırları  olan
           Ehl-i  İslâm  ve  İnsaniyete  bağırıyor  ve  bu  asrın  arkasında  dizilmiş  ve
           müstakbel sıralarında
   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162