Page 158 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 158

160                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          saf tutmuş olan Nesl-i Âti (Hâşiye) ile bir Mürşid-i A'zam, bir Müceddid-
          i Ekber olarak konuşuyor...


                       Risale-i Nur’un Te’lifi ve Neşri

              Bediüzzaman  Said  Nursî  Hazretleri  öyle  müşkül  ve  ağır  vaziyetler
          altında  Risale-i  Nur  Külliyatını  Te'lif  ediyor  ki,  tarihde  hiçbir  İlim
          adamının  karşılaşmadığı  zorluklara  mâruz  kalıyor.  Fakat,  sönmiyen  bir
          azim irade ve Hizmet aşkına malik olduğu için; yılmadan, yıpranmadan,
          usanıp  bıkmadan,  bütün  kuvvetini  sarfederek  emsalsiz  bir  Sabır  ve
          Tahammül  ve  Feragat-ı  Nefs  ile,  bu  millet  ve  memleketi  komünizm
          ejderinden,  mason  âfâtından,  dinsizlikden  muhafaza  edecek  -eden  ve
          etmekte olan- ve Âlem-i İslâmı ve beşeriyeti Tenvir ve İrşadda büyük bir
          Rehber  olan  bu  harikulâde  Risale-i  Nur  Eserlerini  meydana  getiriyor.
          Yüz  otuz  parça  olan  Risale-i  Nur  Külliyatının  Te'lifi,  yirmi  üç  senede
          hitama  eriyor.  Nur  Risaleleri,  şiddetli  ihtiyaç  zamanında  Te'lif  edildi-
          ğinden, her yazılan Risale, gayet şifalı bir Tiryak ve İlâç hükmünü taşıyor
          ve  öyle  de  tesir  edip  pek  çok  kimselerin  manevî  hastalıklarını  tedavi
          ediyor.  Risale-i  Nuru  okuyan  herbir  kimse;  güya  O  Risale  kendisi  için
          yazılmış gibi bir

                 ------------------

              (Hâşiye):  Risale-i  Nura  herkesden  ziyade  iştiyak  gösteren,  mâsum  gençler  ve
          çocuklardır. Binler nümunesinden bir nümunesi şudur:

              Bir zaman, Bolvadin Kazasından geçerken, Üstadın geldiğini gören ilk ve orta mekteb
          talebeleri,  bilâ-istisna  hepsi  mektebin  bahçesinden  çıkarak  arabanın  etrafını  alıp  Selâm
          veriyorlardı; ve  lisan-ı  halleriyle  "Hoş  geldiniz"  diyerek  Tebriklerini  ve  Minnetdarlıklarını
          takdim  ediyorlardı.  Bunun  hikmetini,  bir  müddet  evvel  Emirdağında,  bindiği  faytonun
          geçtiğini  görüp tâ uzaklardan dikenlere basarak  "Bediüzzaman  dede.. Bediüzzaman dede!."
          diye  Emirdağ köylerinin yollarında koşuşan  mâsum  çocuklar münasebetiyle,  Üstadımızdan
          sormuştuk. O zaman: "Bu mâsumların Akılları derketmiyor, fakat Ruhları bir Hiss-i Kablel-
          vuku ile hissediyor ki; Risale-i Nurla bunlar hem İmanlarını kurtaracak; hem vatanlarını, hem
          kendilerini,  hem  istikballerini  dehşetli  tehlikelerden  muhafaza  edecekleri  için  bu  Hakikati
          Kalbleri hissetmiş; ve benim Risale-i Nurun Tercümanı olmam hasebiyle, Risale-i Nura aid
          Muhabbet,  Teşekkürat  ve  Minnetdarlığı  bana  gösteriyorlar."  dedi  ve  onlara  Dua  ettiğini
          söyledi. Üstad Bediüzzaman, çocukları pek sever, böyle etrafında toplandıklarında:"Masûm
          olduğunuz için Dualarınız makbuldür, bana Dua ediniz." diye onlara iltifat ederdi.

                 İşte, anneleri hep Nur Talebeleri olan Bolvadin Mâsumlarının samimî alâkalarının
          sebebi bu idi.
   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162   163