Page 260 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 260

262                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          muhalif bir fikr-i siyaseti takib  eden bir adam, bir-iki malûm maddeler
          değil,  yüzbinler  madde-i  tenkid  bulabilirdi.  Güya  Hükûmet-i  Cumhuri-
          yenin -yalnız- inkılâbı, bir-iki küçük mes'eledir. Ben de, onu hiçbir tenkid
          maksadım  olmadığı  halde,  eski  yazdığım  bir-iki  Kitabımda  zikrettiğim
          bir-iki  kelime  varmış  diye,  hükûmetin  rejimine  ve  inkılâbına  hücum
          ediyor denilmiş. İşte, ben de soruyorum: Böyle en edna bir cezaya medar
          olamayan  ilmî  bir  maddeye,  koca  bir  memleketi  meşgul  edip  endişe
          verecek bir şekil verilir mi?...

              İşte, beni ve beş-on dostlarımı bu âdi, ehemmiyetsiz cezaya çarpmak;
          umum memlekette aleyhimize bir şiddetli propaganda ve milleti korkutup
          bizden nefret ettirmek ve Dahiliye Nâzırı mühim bir kuvvetle -Isparta'da
          bir  tek  neferin  göreceği  işi  görmek  için-  Isparta'ya  celbedilmesi  ve
          Hey'et-i Vekile Reisi İsmet Vilâyât-ı Şarkiyeye o münasebetle gitmesi ve
          iki  ay  benim  hapisde  bütün  bütün  konuşmaktan  menedilmem  ve  bu
          gurbette, kimsesizlikte, hiç kimse hâlimi sormak ve Selâm göndermeye
          meydan verilmemek gösteriyor ki; dağ gibi bir ağaçda, nohut gibi bir tek
          meyve bulundurup; mânâsız, hikmetsiz, kanunsuz bir vaziyettir ki, değil
          Hükûmet-i Cumhuriye gibi en ziyade kanunperest ve kanunî bir hükûmet,
          belki hikmetle iş görmek manasiyle hükûmet namı verilen dünyada hiçbir
          hükûmetin  işi  olamaz.  Ben  hukukumu,  kanun  dairesinde  istiyorum.
          Kanun namına kanunsuzluk edenleri, cinayetle ittiham ediyorum. Böyle
          cânilerin keyiflerini, elbette Hükûmet-i Cumhuriyenin kanunları reddeder
          ve hukukumu iade eder ümidindeyim.

                                                                                            Eskişehir hapsinde
                                                                                                tecrid-i mutlakda
                                                                                                   Said Nursî
   255   256   257   258   259   260   261   262   263   264   265