Page 306 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 306

308                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          zamanda ve mahrumiyet içinde tam bir Feragat-ı Nefs ettiğini ve Onun
          Risale-i Nuru, Müceddid-i Din olduğunu kat'iyyen tasdik ederim Cenab-ı
                                       ِ
          Hak, Onu muvaffak eylesin,   مَا   " demiş.

                                     ي
              Hem  bazıların,  Sakal  bırakmamaklığına  itirazları  münasebetiyle,
          Mevlâna  Celâleddin-i  Rumî'nin  pederleri  olan  Sultanül-Ulemâ'nın  bir
          kıssasiyle Onu müdafaa edip: "Bediüzzaman'ın, elbette bir İctihadı vardır,
          itiraz edenler haksızdır." demiş ve Hoca Mustafa'ya (merhum) emretmiş:
          "Söylediğimi yaz!"

              Bediüzzaman'a, Kemal-i Hürmetle Selâm ederim. Te'lifatınızın ikma-
          line hırz-ı can ile Dua etmekteyim. Bazı ulemâ-yı sûun tenkidine uğradı-
          ğına  müteessir  olma;  zira  "Yemişli  ağaç  taşlanır"  Kaziyesi  meşhurdur.
          Mücâhedatınıza devam buyurun. Cenab-ı Hak ve Feyyâz-ı Mutlak, âcilen
                                                              ِ
                                                            ي
          murad  ve  matlubunuza  Muvaffak-ı  Bilhayr  eylesin,   م   َا.  Bâki  Hakk'ın
          birliğine emanet olunuz.

                                                                                               Eski Fetva Emini
                                                                                                          Ali Rıza

                 İşte  böyle  müdakkik  ve  İlim  ve  Şeriat  ve  Kur'an  cihetinde  bu
          zamanda söz sâhibi en büyük Âlim böyle hükmetmiş.

                                            * * *

              Azîz Sıddık Müdakkik Müstakim Kardeşlerim,

              Gayet ciddî bir ihtarla bir Hakikatı beyan etmeye lüzum var. Şöyle

          ki: للّا    َّلاا     بي   غْلا م   َلعي    َلا Sırriyle; Ehl-i Velâyet, gaybî olan şeyleri, bildi-
             ُ ٰ
                             ْ َ ُ
                        َ ْ
                     َ
          rilmezse  bilmezler.  En  büyük  bir  Veli  dahi,  hasmının  hakikî  hâlini
          bilmedikleri için haksız olarak mübareze etmesini Aşere-i Mübeşşere'nin
          mâbeynindeki  muharebe  gösteriyor.  Demek  iki  Velî,  iki  Ehl-i  Hakikat,
          birbirini  inkâr  etmekle  makamlarından  sukut  etmezler.  Meğer  bütün
          bütün  Zâhir-i Şeriate  muhalif  ve hatâsı zâhir bir İctihad ile hareket edil-
                                    ِ
                                   س
          miş  ola.  Bu  Sırra binâen    ان    ا ل    ِنع     يف    ا   عْلا     و َظ  َ ْ    ا   ْل   غ   ي    يم ِ   ظ      اَك   لا  و  daki

                                                                        َ ْ
                                      َّ
                                                              َ
                                                     َ
                                                  َ
                                              َ َ
          Ulüvv-ü  Cenab  Düsturuna  ittibâen  ve  Avâm-ı  Mü’minînin  Şeyhlerine
          karşı  Hüsn-ü  Zanlarını  kırmamakla  Îmanlarını  sarsılmadan  muhafaza
          etmek  ve  Risale-i  Nur'un  Erkânlarını  haksız  itirazlara  karşı  haklı,  fakat
          zararlı
   301   302   303   304   305   306   307   308   309   310   311