Page 478 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 478

480                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          Ders  de,  Hakikat-ı  İhlâs  ve  Terk-i  Enaniyet  ve  daima  kendini  kusurlu
          bilmek  ve  hodfüruşluk  etmemektir.  Kendimizi  değil,  Risale-i  Nur'un
          Şahs-ı Mânevîsini Ehl-i Îmana gösteriyoruz. Bizler, kusurumuzu görene
          ve bize bildirene, fakat Hakikat olmak şartiyle, minnettar oluyoruz; Allah
          razı olsun deriz. Boynumuz da bir akreb bulunsa, ısırmadan atılsa nasıl
          memnun oluruz. Kusurumuzu, -fakat garaz ve inat olmamak şartıyle ve
          bid'alara  ve  dalâlete  yardım  etmemek  kaydiyle-  kabul  edip  minnettar
          oluyoruz.

              Aziz  Kardeşlerim;  Müdâfaatımda  onlara  cevaben  demiştim  ki:
          "Onlar,  bana  aid  değil.  Ve  o  Kerâmetlere  sahip  olmak  benim  haddim
          değil; belki Kur'anın Mu'cize-i Mâneviyyesinin Tereşşuhatı ve Lem'aları-
          dır ki; hakikî bir Tefsiri olan Risale-i Nur'da, Kerâmetler şeklini alarak,
          Şâkirdlerinin  Kuvve-i  Mâneviyelerini  takviye  etmek  için,  İkrâmât-ı
          İlâhiyye nev'indendir. İkramın İzharı, bir Şükürdür; câizdir; hem makbul-
          dür."

              Şimdi, ehemmiyetli bir sebebe binâen, bu cevabı bir parça izah ede-
          ceğim  ve  "Ne  için  izhar  ediyorum..  ve  ne  için  bu  noktada  bu  kadar
          tahşidat yapıyorum…" diye suâl edildi.

              Elcevab: Risale-i Nur'un Hizmet-i Îmaniyede bu zamanda binler tah-
          ribatcılara mukabil yüzbinler tamiratçısı bulunmak lâzım gelirken; hem,
          benimle  lâakal  yüzer  Kâtib  ve  yardımcı  bulunmasına  ihtiyaç  varken;
          değil çekinmek ve temas etmemek, belki, millet ve ehl-i idârenin, takdir
          ile  ve  teşvik  ile  yardım  ve  temas  etmesi  zarurî  iken;  ve  o  Hizmet-i
          Îmaniye  Hayat-ı  Bâkıyeye  baktığı  için,  hayat-ı  fâniyenin  meşgalelerine
          ve fâidelerine tercih etmek Ehl-i Îmana Vâcib iken, kendimi misâl alarak
          derim ki:

              Beni,  herşeyden  ve  temastan  ve  yardımcılardan  men'etmek  ile
          beraber aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın Kuvve-i
          Mâneviyelerini  kırmak;  ve  benden  ve  Risale-i  Nur'dan  soğutmak;  ve
          benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garib, kimsesiz bir bîçâreye, binler adamın
          göreceği vazifeyi başına yüklemek; ve bu tecrid ve tazyiklerden, maddî
          bir hastalık nev'inden İnsanlar ile temas ve ihtilâttan çekilmeğe mecbur
          olmak;  hem,  o  derece  te'sirli  bir  tarzda  halkları  ürkütmek  ki  en  ziyade
          merbut görülen bazı dostları, bana Selâm vermemek, hattâ bazı Namazı
          da  terketmek  derecesinde  ürkütmekle  Kuvve-i  Mâneviyeyi  kırmak
          cihetleriyle ve sebebleriyle,
   473   474   475   476   477   478   479   480   481   482   483