Page 529 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 529

EMİRDAĞ   HAYATI                                                                                                          531


           karşı tahammüle karar vermişim. Bu milletin âsâyişine, hususan mâsum
           çocukların  ve  muhterem  ihtiyarların  ve  bîçâre  hastaların  ve  fakirlerin
           dünyevî istirahatlarına ve Uhrevî Saadetlerine binler Hayatımı ve binler
           Şerefimi fedâ etmeye hazırım...

               İşte, sinek kanadını dağ gibi yaptıklarının bir emaresi şu ki; benim
           gibi gurbette, hasta, ihtiyar, zaif, tek başına bulunan bir Adam için, on
           gün  zarfında  beş  def'a  Afyon  Valisi  ve  Emniyet  Müdürü  ve  iki  def'a
           Afyon Müddeiumumîsi benim için buraya gelmesi ve iki günde, her bir
           günde beş tayyare benim gezdiğim yerlerde beni nezaret altına alması; ve
           beş polis hafiyesinin burada bana tarassut edenlere ilâve edilip, ahvalimi
           tecessüs etmek için gönderilmesi; ve postahanelere, bana aid Mektubların
           müsaderesi  için  resmen  emir  verilmesi  gösteriyor  ki,  Şeyh  Said  ve
           Menemen hâdisesinin on misli bir hâdiseyi evhamla düşünmüşler! Hab-
           beyi  kubbe  söylemişler  ki,  böyle  bir  vaziyet  alıyorlar!  Benim  eski
           hayatımı  zannedip,  ihanetle  hiddete  gelecek  tahmin  etmişler.  Bil'akis
           aldandılar. Biz, bütün kuvvetimizle anarşiliğe bir Sedd-i Zülkarneyn gibi,
           bir Sedd-i Kur'ânî te'sisine çalışıyoruz. Bize ilişenler, anarşilik ve belki
           komünistliğe zemin ihzar ediyorlar.

               Evet,  eğer  eski  hayatım  gibi,  İzzet-i İlmiyeyi  muhafaza  etmek  için
           hiçbir hakareti kabul etmemek olsaydı ve Vazife-i Hakikiyesi, sırf Âhiret
           ve  ölümün  îdam-ı  ebedîsinden  Müslümanları  kurtarmak  Vazifesi
           olmasaydı ve bana ilişenler gibi sırf dünyaya ve menfî siyasete çalışmak
           olsaydı, on Menemen, on Şeyh Said hâdisesi gibi bir hâdiseye, o anarşilik
           hesabına çalışanlar sebebiyet vereceklerdi.

               Hem, üç mahkeme ve yirmi senede kaç vilâyetin zâbıtaları, kıyafe-
           time kanunca ilişmedikleri ve mazuriyetim ve İnzivama binaen, tebdil-i
           kıyafetime  hiçbir  ihtar  olmadığı  halde,  böyle  keyfî,  kanunsuz,  cebren
           ahâli  içinde  başıma  şapkayı  giydirmeye  çalışmak,  kırk  senedenberi  bu
           vatanda, hususan Îman-ı Tahkikî Dersinde Kardeşâne alâkadar olan yüz-
           binler  adam,  pek  büyük  bir  heyecan  içinde  zemini  hiddete  getirip,
           emsalsiz ağlamağa vesile olacaktı.

               Zaten ecnebi parmağiyle, gûya hakkımda teveccüh-ü âmmeyi kırmak
           fikriyle damarlarıma dokunacak kanunsuz muamelelerin mezkûr maksad
           için  yapıldığına,  çok  emârelerle  kat'î  kanaatımız  geldi.  Fakat  Cenâb-ı
           Hakk'a    hadsiz    Şükür    olsun    ki;    benim    gibi    kabir     kapısında,
   524   525   526   527   528   529   530   531   532   533   534