Page 696 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 696

698                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          edindiği düşmanlarınca da tasdik edilerek, İslâmiyet düşmanlarının Ehl-i
          İlme yaptığı ithamı, bu düsturuyla fiilen tekzib ve İlmin hiçbir şeye âlet
          olmadığını  yine  fiiliyatı  ile  ispat  etmiştir.  Ulema-i  İslâmın  Şeref  ve
          Haysiyetini ve İzzet-i İslâmiye ve İzzet-i Diniyeyi, en zalim ve hunhar
          hükümdarlar  karşısında  bile  muhafaza  ve  müdafaa  etmiştir.  Aç  kaldığı
          zamanlarda  dahi,  hayatı  boyunca  olan  istiğna  kaidesini  bozmamış  ve
          "İktisat  ve  Kanaat  iki  büyük  hazinedir,  bunların  Bereketi  bana  kâfidir"
          diyerek halklardan istiğna etmiş ve etmektedir.

              Bediüzzaman Said Nursî'nin senelerdenberi hapisten hapse, zindan-
          dan zindana atılması ve menfâdan menfâya sürülmesi ve kendisine daima
          tazyikler  ve  şiddetli  zulüm  ve  dehşetli  işkenceler  yapılması  ve  onyedi
          defa zehir verilmesi, bir günde bir aylık azablar çektirilmesi, kendisinin
          ve Risale-i Nur Külliyatının Hakkaniyet ve Sıdkına birer canlı mühür ve
          birer parlak delildir. Meselâ: Hindistan'da sormuşlar: "Bediüzzaman nasıl
          bir kimsedir?" Cevaben denilmiş ki: "Hasta, garip, fakir, mazlum, hediye
          ve  Sadakaları  kabul  etmeyen  ve  hâlen  de  çekmekte  olduğu  o  kadar
          zulümlere  rağmen  altmış  senedir  Dâvasından  vazgeçmeyen  bir  ihtiyar-
          dır."  Onlar  da:  "Öyleyse  O  Hakikat  söylüyor  ve  küfr-ü  mutlaka,
          dinsizlere,  zındıklara  boyun  eğmiyor,  riyakârlık  etmiyor,  dalkavukluk
          yapmıyor ve Kur'ân ve İslâmiyete tesirli ve küllî bir Hizmet yapıyor ki,
          onlar da Ona zulüm etmişler." demişler.

              Üstadımız  Bediüzzaman  hakkında,  takdirkâr  ve  Faziletperver
          Zatların  takdirleri  bir  senadan  ibaret  değildir;  bir  vâkıadır;  fiiliyat  ve
          icraatının  belki  yüzden  birisini  kısaca  âcizane  ve  noksan  bir  tarzda
          nakletmektir.  Hem  bu  mevzuda  Risale-i  Nur  Talebelerinin  takdirkâr
          makale,  mektub  ve  fıkraları  bir  medih  değildir;  belki  Üstadımızın  dinî
          Hizmetini  hedef  tutan,  şahsına  taarruz  eden  vicdansız  ve  insafsız  Din
          düşmanlarına karşı müsbet bir Müdafaadır (Hâşiye).

              ------------------

              (Hâşiye): İns ve cin şeytanları ve dinsizlerin bir desisesi de budur ki; bazan derler ve
          dedirtirler: "Üstâdınız şahsına kıymet vermiyor; siz ise O'nun hakkında takdirkâr Mektublar
          yazıp,  Üstâdınızın  Rızâsına  uygun  hareket  etmiyorsunuz."  İşte  onlar,  Risale-i  Nur  ve
          Üstadımızı  İslâmiyet  düşmanlarına  karşı  müsbet  ve  nezih  bir  tarzda  müdafaa  etmekten
          menetmek  için  safdillik  damarlarından  istifade  ile  böyle  bir  fikir  ve  mugalâta  ile  Nur
          Talebelerini aldatmaya, iğfal etmeye çalışırlar. →
   691   692   693   694   695   696   697   698   699   700   701