Page 735 - Yaratılış Atlası 1. Cilt
P. 735

Harun Yahya






             ratmas›yla var olmufllard›r. Bu gerçek yaln›zca bir inanç biçimi de¤il, ak›l ve bilimin vard›¤› ortak sonuçtur.
                 Elbette bu gerçek karfl›s›nda, evrimci bir bilim adam›n›n bu iddias›ndan bütünüyle vazgeçmesi, aç›k ve
             ispatlanm›fl gerçe¤e teslim olmas› gereklidir. Aksine bir davran›fl, kendisinin "bilim adam›" olmaktan çok,

             bilimi felsefesine, ideolojisine ve dogmatik inançlar›na alet eden bir kifli oldu¤unu gösterecektir.
                 Oysa bütün bunlara ra¤men söz konusu evrimci "bilim adam›"n›n, gerçeklerle yüzleflti¤i her durumda,
             öfkesi, inad› ve önyarg›lar› bir kat daha artar. Onun bu tutumu tek bir kelimeyle aç›klanabilir: "‹nanç" ...
             Ama bat›l bir inanç. Zira, gerçeklerle karfl› karfl›ya geldi¤i halde, bunlara gözünü kapay›p, hayalinde kur-
             du¤u ak›l d›fl› bir senaryoya ömür boyu ba¤lanman›n baflka bir aç›klamas› olamaz.


                 Körü Körüne Materyalizm


                 Sözünü etti¤imiz bat›l inanç, maddenin sonsuzdan beri var oldu¤unu ve maddenin d›fl›nda hiçbir fle-
             yin var olmad›¤›n› savunan materyalist felsefedir. Evrim teorisi, materyalist felsefenin sözde "bilimsel da-
             yana¤›"d›r ve bu felsefeyi ayakta tutmak için körü körüne savunulur. Bilim, evrimin iddialar›n› geçersiz k›l-
             d›¤›nda ise -ki 20. yüzy›l›n sonunda var›lan nokta budur- materyalizmi yaflatabilmek u¤runa bilim çarp›t›l-

             maya ve evrimi destekler hale getirilmeye çal›fl›lmaktad›r.
                 Türkiye'nin önde gelen evrimci biyologlar›ndan birisinin yazd›¤› baz› sat›rlar, bu körü körüne inanc›n
             do¤urdu¤u yarg› bozuklu¤unun etkisini görmemiz için çok ideal bir örnek oluflturur. Söz konusu bilim ada-
             m›, canl› organizmalarda bulunmas› zorunlu olan proteinlerden biri olan Si-

             tokrom-C'nin tesadüfen oluflabilmesi ihtimali konusunda flunlar› söylemek-
             tedir:
                 Bir Sitokrom-C'nin dizilimini oluflturmak için olas›l›k s›f›r denilecek kadar az-
                 d›r... Ya da oluflumunda bizim tan›mlayamayaca¤›m›z do¤aüstü güçler görev
                 yapm›flt›r. Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun de¤ildir. O hal-
                 de birinci varsay›m› irdelemek gerekiyor.   3

                 Görüldü¤ü gibi söz konusu "bilim adam›", yarat›l›fl› kabul etmektense "s›-
             f›r denecek kadar az" bir olas›l›¤› "bilimsel" saymay› tercih edebilmektedir.
             Oysa bilimin kurallar›na göre, az önce de bahsetti¤imiz gibi, bir konu hakk›n-

             da iki alternatif aç›klama varsa ve bunlar›n birinin gerçekleflme ihtimali "s›-
             f›r" ise, o halde do¤ru olan di¤er ihtimaldir. Ancak, söz konusu dogmatik
                                                                                                                    Prof. Michael Behe:
             materyalist yaklafl›m, maddeye hakim olan madde-üstü bir Yarat›c›'n›n var-                     "Yaflam›n ak›ll› bir varl›k tara-
             l›¤›n› kabul etmeyi bafltan yasaklam›flt›r. Bu yasak, yukar›da al›nt› yapt›¤›-                  f›ndan tasarland›¤› gerçe¤ine
                                                                                                          karfl› öne sürülebilecek hiçbir
             m›z evrimci yazar› ve ayn› materyalist dogmaya inanan pek çok bilim ada-                                tutarl› görüfl yok."
             m›n› ne yaz›k ki akla ve sa¤duyuya tamamen ayk›r› bir kabule götürmekte-
             dir.
                 Bu bilim adamlar›na inanan ve güvenen s›radan insanlar da, bu kiflilerin

             kitaplar›n›, yaz›lar›n› okuyarak, onlar›n gözlerini kör eden "materyalist büyü"nün etkisine girmekte, ayn›
             duyars›zl›¤a bürünmektedirler.
                 Bilim dünyas›nda önde gelen isimlerin önemli bir bölümünün ateist olmalar›n›n nedeni, iflte bu bahset-
             ti¤imiz körü körüne materyalist bak›fl aç›s›d›r. Bu büyünün etkisinden kendilerini kurtaran ve aç›k bir yar-
             g› ile düflünen bilim adamlar› ise, Yarat›c›'n›n apaç›k varl›¤›n› kabul etmekte hiç tereddüt etmezler. Bu bi-

             lim adamlar›ndan son y›llarda bilim dünyas›nda giderek yayg›nlaflan yarat›l›fl gerçe¤ini savunma ak›m›n›n
             önde gelen isimlerinden biri olan Amerikal› biyokimyac› Prof. Michael J. Behe, canl›lardaki yarat›l›fl›n var-
             l›¤›n› kabul etmemekte direnen bilim adamlar›n› flöyle anlat›r:

                 Son k›rk y›l içinde, modern biyokimya, hücrenin s›rlar›n›n önemli bir bölümünü ortaya ç›kard›. Onbinlerce in-
                 san, bu s›rlar› bulmak için yaflamlar›n› laboratuvarlardaki uzun çal›flmalara adad›lar... Hücreyi araflt›rmak için
                 gerçeklefltirilen tüm bu çabalar, çok aç›k bir biçimde, ba¤›ra ba¤›ra, tek bir sonucu veriyordu: "Tasar›m!" Bu so-
                 nuç o denli belirgindi ki, bilim tarihindeki en önemli bulufllardan biri olarak görülmeliydi... Ama aksine, hücre-
                 de keflfedilen kompleks yap› karfl›s›nda, utangaç bir sessizlik hakim oldu... Peki neden? Neden bilim dünyas›,
                 keflfetti¤i büyük gerçe¤e sahip ç›km›yor? Çünkü, bilinçli bir tasar›m› kabul etmek, ister istemez Allah'›n var-
                 l›¤›n› kabul ettirmeyi ça¤r›flt›r›yor onlara.  4




                                                                                                                          Adnan Oktar    733
   730   731   732   733   734   735   736   737   738   739   740