Page 739 - Yaratılış Atlası 1. Cilt
P. 739

Harun Yahya






             ve canl›lar›n ortak bir atadan gelerek do¤a flartlar› sonucunda birbirlerinden
             farkl›laflt›klar›n› öne sürmüfltür.
                 Darwin'in bu varsay›m› hiçbir bilimsel bulgu ya da deneye dayanm›yor-

             du. Ancak Darwin, dönemin ünlü materyalist biyologlar›ndan ald›¤› destek
             ve teflviklerle, bu varsay›mlar›n› zamanla iddial› bir teori haline getirdi. Bu te-
             oriye göre canl›lar tek bir ilkel atadan geliyorlard› ama çok uzun bir süreç
             içinde küçük küçük de¤iflimlere u¤ram›fllard› ve böylece farkl›laflm›fllard›.
             Ortama en iyi flekilde uyum sa¤layanlar özelliklerini gelecek nesillere aktar›-

             yor, böylece bu yararl› de¤iflimler zamanla birikerek bireyi, atalar›ndan tama-
             men farkl› bir canl›ya dönüfltürüyordu. (Bu "yararl› de¤iflimler"in kökeninin
             ne oldu¤u ise meçhuldü.) Darwin'e göre insan da, bu hayali mekanizman›n

             en geliflmifl ürünüydü.
                 Darwin hayal gücünde canland›rd›¤› bu mekanizmaya "do¤al seleksi-
                                                                                                                             Charles Darwin
             yonla evrim" ad›n› verdi. Art›k, "türlerin kökeni"ni buldu¤unu düflünüyordu:
             Bir türün kökeni baflka bir türdü. Bu fikirlerini 1859 y›l›nda Türlerin Kökeni adl› kitab›nda aç›klad›.
                 Ancak Darwin teorisinin pek çok açmazla karfl› karfl›ya oldu¤unun fark›ndayd›. Bunlar› kitab›n›n "Te-

             orinin Zorluklar›" (Difficulties on Theory) adl› bölümünde itiraf ediyordu. Bu "zorluklar›n" bafl›nda, fosil
             kay›tlar›, canl›lardaki tesadüfle aç›klanmas› mümkün olmayan kompleks organlar (örne¤in göz), canl›lar›n
             içgüdüleri gibi konular geliyordu. Darwin bu zorluklar›n ileride yap›lacak yeni kefliflerle çözülece¤ini um-

             mufl, baz›lar›na da çok yetersiz aç›klamalar getirmiflti. Amerikal› fizikçi Lipson, Darwin'in bu "zorluklar›"
             hakk›nda flu yorumu yapar:
                 Türlerin Kökeni'ni ilk okudu¤umda Darwin'in genelde sunulan tablonun aksine, kendisinden pek de emin ol-
                 mad›¤›n› fark etmifltim. "Teorinin Zorluklar›" bafll›kl› bölüm, örne¤in, çok belirgin bir güvensizlik yans›tmakta-
                 d›r. Bir fizikçi olarak, gözün nas›l ortaya ç›km›fl olabilece¤i yönündeki yorumlar› karfl›s›nda flaflk›nl›¤a düfltüm.     10

                 Darwin'in en büyük zorlu¤u ise, teorisinin sorunlar›na çözüm getirmesini umdu¤u bilimin gerçekte bu
             sorunlar› dev boyutlara tafl›mas› olacakt›.
                 Darwin teorisini gelifltirirken, kendisinden önceki pek çok evrimci biyologtan, özellikle de Frans›z bi-
                                                  11
             yolog Lamarck'tan etkilenmiflti. Lamarck'a göre canl›lar yaflamlar› s›ras›nda kazand›klar› özellikleri son-
             raki nesle aktar›yorlar, böylece evrimlefliyorlard›. Örne¤in zürafalar, ceylan benzeri hayvanlardan türemifl-
             lerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›n› yemek için çabalarken nesilden nesile boyunlar› uzam›flt›. Darwin de
                                     canl›lar› evrimlefltiren etken olarak, Lamarck'›n "kazan›lm›fl özelliklerin aktar›lmas›"
                                           tezine baflvurdu.

                                                   Oysa gerek Lamarck gerekse Darwin yan›l›yorlard›. Çünkü o dönemde
                                                canl›l›k çok ilkel bir teknoloji ile çok yetersiz bir düzeyde incelenebiliyordu.
                                                  Genetik ve biyokimya gibi bilim dallar›n›n henüz adlar› bile yoktu. Teori-
                                                   leri sadece hayal gücüne dayan›yordu.

                                                        Darwin'in kitab›n›n yol açt›¤› yank›lar sürerken Avusturyal› botanik-
                                                    çi Gregor Mendel 1865 y›l›nda kal›t›m kanunlar›n› keflfetti. Mendel'in
                                                    yüzy›l›n sonuna kadar pek duyulmayan keflifleri 1900'lü y›llar›n bafl›nda
                                                   genetik biliminin ortaya ç›kmas›yla önem kazand›. Yine ayn› y›llarda gen-

                                                  ler ve kromozomlar›n yap›s› keflfedildi. 1950'li y›llarda genetik bilgiyi sak-
                                                 layan DNA molekülünün keflfi ise teoriyi büyük bir krize soktu. Çünkü hem
                                              canl›l›¤›n Darwin'in sand›¤›ndan çok daha kompleks oldu¤u, hem de Dar-
                                               win'in öne sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n geçersizli¤i ortaya ç›km›flt›.

              Mendel'in buldu¤u genetik ka-         Bütün bu geliflmelerin, Darwin'in teorisini tarihin tozlu raflar›na kald›r-
              nunlar›, evrim teorisini açma-   mas› gerekirdi. Ancak belli çevreler ›srarla teoriyi yenilemeye ve her ne flekil-
              za soktu.
                                               de olursa olsun bilimsel platforma yerlefltirmeye çal›flt›lar. Bütün bu çabalar,
                                               teorinin ard›nda bilimsel kayg›lardan çok ideolojik birtak›m hedeflerin oldu-

             ¤unu göstermesi aç›s›ndan oldukça anlaml›yd›.





                                                                                                                          Adnan Oktar    737
   734   735   736   737   738   739   740   741   742   743   744